Tutsak Haziran
Demirlenen yolların üzerine konan vagonlar
Sonu sonsuzluğa bile gitmeyen yolculuklar Kulağımda tıngırdayan ezgi Rayların altında hışırdayan taşlarla karışır Üzerime çöker yokluğunun rehaveti Unuturum o an varlığını düşlemeyi Denizleri hergün biraz daha kuruyan şehir Berraklığına çoştuğumuz suları yok Yeşile çalan mavi yosunlarıda yaşayan her insanın ifrazatını gerçekleştirdiği Logarlardan başka bir şey yok Oysa ne çok isterdim Mavilerinde gezerken şehri Rehavete kapılmadan düşlemeyi seni Ocak ayına tutsak haziran Sıcak şehir soğuk tebessümler İki demli bir açık çayın arasına sıkışan sohbetler Unuttursada yanan yüreğimizin kül kokusunu Damaklarımızı ıslatan çayın sert demi Götürür üzerimizden ülkenin rehavetini. Başlarız dalgınlaşan gözlerimizde Giden sevdaları düşlemeye Oysa ne çok isterdim rehavetine kapılmadan yokluğunun Durmadan varlığını düşlemeyi... Selçuk ERKİ |
Saygılarımla...