0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
11
Okunma
KERAMET KİMDE
Bir şehir var içimde,
Kiremitleri yanık, bacaları suskun.
Kuşlar bile göç etmiyor artık,
Herkesin omzunda bir “keşke” yükü,
Yürüyen gölgeler gibi birbirine benzer yüzler.
Bir kadın geçiyor , elinde sessizliğin ağzı mühürlü bir testi,
Bir çocuk gülüyor ,ağzında zamandan düşmüş bir ninni,
Bir adam susuyor ,cebinde çürümüş bir dua.
Her biri ayrı bir mevsimin kalıntısı.
Geceler uzun;
Sokak lambaları, yorgun melekler gibi sarkıyor gökyüzünden,
Karanlık, diz çöküyor her kapının önünde.
Kalpler, eski bir plak gibi dönüyor aynı şarkıda:
“Sevmek mi suç, yoksa unutmak mı?”
Ben mi delirdim, dünya mı büküldü bilmiyorum,
Bir aynaya bakıyorum ,suretim değil, niyetim yansıyor.
Ellerimde sabırdan yapılma çatlaklar,
Her biri bir hatıranın sus payı.
Ve bir an geliyor:
Bir gül açıyor mezar taşında,
Bir mısra düşüyor gökten ,
İçinde “neden” ve “niye” birbirine sarılmış.
Sonra biri soruyor içeriden bir sesle,
Hüzünle, alayla, biraz da bilerek:
Keramet kimde?
Hüseyin Erdinç