6
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
61
Okunma

Sanki yaşanmadı o kara gün
Hazanın koynundaydın da gittin
Bir an bile unutmak mümkün değil
Yokluk ile karıştı birbirine yoksunluk
Nefes var hava için, sensizlikle yorulduk.
Asla sevmeyeceğim şu Eylülü
Çekip elden, zorla götürdü bağda gülü
Neden açmaz ki çiçekler, arı da konmaz
Bir yara ki kanar durur, ebeden onmaz.
Bir duvardaki saz mı yetim sandın
Paslanmaya yüz tuttu emektar tüfek
Tabelası kayboldu memleketin, yetim,
Manzara neden vermiyor ruha ahenk?
Geri dönülmez yol dediler, bu demek.
Akla uysa da şu ölüm, uymuyor gönle
Kavrayış yeşil ve fakat duygular çölde
Bir ses duyabilmek senin dilinden
Ve ansızın çalan kapıda seni ümitlenmek
Hayallerin vazgeçilemezisin baba,
Adın, resmin, her yerde eserindir kalan
Umudu bitirmez ölüm bile ecel elinden.
Dokunamaz oldum emek dolu mekâna
Gelmesek olmaz; sen küser, gücenirdin
Sana rağmen neşeyi ziyandaki hane
Dolmuyor, dolamıyor köydeki virane.
Topladım dün gece tüm resimlerini
Nasıl da canlandı o dünler, bir film gibiydi
Haydi gel, dönelim mazinin uzak köşesine
Yeniden başlasın bu öykü, ölümsüzce öylece...
Doğsun ötelerden biteviye bir şafak
Ölsün ölüm denilen şu hakiki mutlak
Ve nihayet bulsun sonbahardan hazan
Açtık ellerimizi, bekliyoruz, gel uzaklardan .
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (8)