ELİF...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Halil........... 21 yaşında hastaneye varmadan hayatını kaybetti..............
Elif..........17 yaşında Halil’in vefatınından 40 gün sonra kaynıyla evlendi köyde kalmak istemedi önce Mersin sonra Hatay Maraş derken tekrar köye yerleşti 4 kız 1 oğlu daha oldu......... Kayın......... sevdiğiyle evlenemediği için kendini içikiye verdi halen alkolik. ayık gezdiği pek görülmemekte Murat........ ismi sonradan değiştirildi babasının ismini aldı dedesi kendi üstüne kimligini çıkarttı halen istanbulda bir tekstil firmasında çalışmakta 2 oğlu oldu birinbin adı murat.......... Katil...........20 yıl hapse mahkum oldu 12 yıl yattı af çıktı. çıktığında eşini kaybetmişti. 17 yaşında kızı bir namus meselesi yüzünden kendini astı halen köyde ücra bir bölgede yaşamaktadır. ........1980 yılında Malatyanın doğanşehir ilçesinin köyünde yaşanmış bir hüzün hikayesidi banada yazmak düştü..........
En çok uzun sarı saçlarını severdi Halil
Yazmasından çıkan perçemini düzeltir Yüzündeki çiğitleri sayardı. Elif deyince ince bir şedde düşerdi diline Ses yankı bulur dağ gibi otururdu yüreğine Şu sarı saçların olmasa Yüzüne bile bakmazdım der takılırdı Elif küser hüzünlenir alınırdı Kar diz boyu Elif boncuk boncuk terler Kasıklarına yapışmış bir bebek eli Akşam ezanını bekler Halil deli fişek Hallil izli mermi Bir sancıda kurtuldu Elif Nur topu gibi bir oğlan. Sesizlik silah seslerine sataşıyor, Köy bayram yeri ağam Halil bir ara kapıya kadar geldi Murat dedi gitti, Elif hafif doğruldu baktı bebeğe Muradımız dedi tebessüm etti Muradı gözünde kalmak İşte tam bu demekti Çok muhabbet tez ayrılık getirdi Bir köy kavgasında taraf tutmuş diye Yetim koydular üç günlük bebeği Doğanşehir’in orta yerine Güpegündüz kalleşçe Vurdular Halil’i. Figanın bini bir para Köy musalla üstünde ağam Bu yara iflah etmez yarım koyar adamı Düşman sevindirir Ağam Elif başını cama dayar Sesiz sesiz ağlardı Halil çok sever diye, Uzun sarı saçlarını tarardı. Köylü razı gelmedi bir türlü Elif’in olmazına itirazına isyanına Genç yaşta dul kalmasına Baba demeliydi murat Onbeş yaş büyük amcasına. Koynunda yürek öldü Elif’in Bu çırpınış boşuna. Halil kızar diyor susuyor Kızıyorlardı konuştuğuna Düğünmü? cenazemi? kimse bilemedi Ne bir davul çalındı,ne gelinlik giydi Kesti sarı saçlarını Töreye boyun eğdi bu şiir benim haytımda çok öneli bir yer taşımkatadır. uzak yakın hepimiizn gördügü duydugu bir hikaye . şiirime ses olan sevgli kardeşim Eylül’e yürekten teşkürler |
Bu çırpınış boşuna.
Halil kızar diyor susuyor
Kızıyorlardı konuştuğuna
Düğünmü? cenazemi? kimse bilemedi
Ne bir davul çalındı,ne gelinlik giydi
Kesti sarı saçlarını
Töreye boyun eğdi
benzer duydugum bir hikayeyi hatırlattı hüzlü bir ağıttı gerçkler canlandı bir an gözümde mükemmel bir anlatım çok güzel bir düet olmuş tebrikler gönülden saygı ve sevgilerimle