KİME AĞLASAM CAİZGidelim bu zamanlardan Asya Al süvariler geceyi bölmeden Bir dualık âminim kaldı yarına Sinemde yılkı atlarının toynakları Sen yüreğime yürü Ben ölüme... Bütün kutsal kitaplar bilir Asya Bir başka kapının ışığıdır gönül gözü İfşa edilmez her çilenin sabıkası Hiç mahzun olmadı bu kadar merhamet Hiç bu kadar aşikâr değildi ihanet Biraz Süleyman’dan biraz Musa’dan bahset Kendime acıyacağım. Ve dahi savaşmadan ölüyor insanlar Ne kıtlık ne veba Bir gece de yıkılıyor şehirler Çığlıklar afet ç/ağrısı Bırak yırtılsın yutkunurken iç çekişler Mimlensin dudakların kifayetsiz meali Biraz Zekeriya’dan bahset biraz Yahya’dan Bekle beni umut yüklü sabahlar Bekle beni Asya Ölmeden yenilmeyeceğim... Tebessümü unuttu çocuklar Cesur elleriyle kan revan bakışlarla Tutunur tek/bir taşa Bıraktığın gibi değil bu topraklar Bıraktığın gibi değil Asya Sular çekildi yatağından Biraz İsa’dan bahset biraz Meryem’den Kendimi aklayacağım... Çıkamadık bu Azazil kuyusundan Mahşere bırakılır mı bu kadar ah? Yürüseydik coğrafyanın üstüne Küsmeseydik kadere Yalın kılıç yola düşerdi yüreği Zülfikarlar Biraz Ali’den bahset biraz Ömer’den İçimin yangınında Yüzümü saklayacağım... Şehadet parmağının cesareti yok bunca insanda Kime ağlasam caiz Gök kubbede şartlı deprem Yerin altı kıyamda Biraz rahmet de biraz merhamet Biraz Muhammet de biraz selamet Ayyuka çıktı bütün ihanet Kaçıyorum kendimden Gömüp kafamı kumdan kaleme Utanacağım... Şehirlerin düştü Asya Bilirsin göç etmeyi bilmez serçeler Azların çoğa korkunç hışmını seyret Başıboş Bağdat’ı serseri Şam’ı Kandan besleniyor asrın firavunları Daha nereye kadar yalvaracaksın Tek başına kaldı evlâd-ı fâtihân Dayan Asya’m dayan Sana yepyeni umutlar getirdim Son kalen İstanbul’dan... |