1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
152
Okunma

Bazı şeyleri anlamakta güçlük çeken bir çocuk gibiyim.
Ya kavrama kabiliyetim gelişmedi ya da anlamam için daha fazla bilgi kazanmalıyım.
Zamanla belki bir muallim gölgesinde, bir kâğıt parçası üzerinde kara kalem ile öğrenirim.
Zaman, bazıları için kalmayan; bazısı için koca bir ömür gereken şeydir.
Gerçek, bakışına göre değişir; yer, konum, hâl farklılık gösterebilir.
Senin güneşinle benim güneşimin açısı farklıdır.
Senin yeşilin belki de açıktır, benimki bahtım gibi kararmıştır.
Sen sözcüklerin anlamlarını istersin, ben son bulmasını.
Sen konuşmayı seversin, ben sonrası sus pus oluşları.
Sen hikâyeleri okumayı seversin, ben bir ütopya olduğunu bilirim.
Gerçekler taraflıdır, çocuk.
Gerçeklerin dayıları, onların da taraf olduğu kanun koyucu amcaları vardır.
Bu mevzuda doğru olmak, mütemadiyen aşırı yalnızlık barındırabilir.
Hayat, bir hayali kahramanı beklemekle geçer; hayal edemeyeceğin kırıklarla biter.
Pollyanna olmadığını iddia eden herkes, bir gün Pollyanna’nın eteğinin dibine çöker.
Çöküşler böyle başlar.
Notlar alırsın hayat eksikleri üzerine.
Kazırsın bıçağın sivri ucuyla, kendinden geçmiş yaşama hakkını,
bir ağaç parçası olan parktaki bankın omurgası üstüne.
Ve büyük harflerle…
Her şeyini kaybettiğimiz üç harfli,
birbirinden bağımsız ya da bağlamak zorunda kalmış,
Sırasını bilen, okununca tebessüm ettiren:
Aşk kelimesi.
Durma öyle içi boş geldiğini sus, söyleme.
Git şimdi. Yolun yıllar boyunca uzun, yıldızlar kadar kalabalık, çocuk…
Yunus Yaşar
17.09.2025
5.0
100% (4)