3
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
209
Okunma

o mektubun son satırını hatırlıyorum
çok fazla aşkı, çok daha fazla seni anlatıyordu.
zaman, kendi çizdiği çizgide kıvranıyordu
bir öpücüğün anlatımıyla.
unutma dostum,
bir gün gelir tüm acılar ölür.
ele ele tutuşarak yakmalıyız bu ateşi.
mavide derin, siyah gibi.
aşk kendi çizgisinde çizilir,
kendi çizgisinde özgürce yaşanır.
hepsi bir avuç küldü, dumandan kalan.
her ateş sıcaktır, her ruhu yakar
yaraya basılan tuz gibi.
tenime batırılan iğneler...
irili ufaklı acılarla büyüyor tendeki yangın.
bin bir delikli, kurumuş kara izler.
aşk çizgisinin kırmızı sınırında oynaşırken
ruhumda sensiz kalan yanlarımı özlüyorum.
bir de uyuşuk bedenimdeki izlerini.
söyle, kaç yeminimiz bozuldu?
kaç tövbemiz askıya alındı?
asırlık bir yemindi
aşkın o gün sınırlarında mapus edilen.
aşk yükseliyordu doruklara doğru.
adı yazılıydı her yerde.
tutkulu hayallerini kucaklarken geleceği
esen rüzgarda bile sen kokuyordun
çılgınlar gibi.
biraz kül, biraz dumandı her şey.
önce toza döndüler,
sonra kasırgaya boyun eğdiler
kimsenin yürümediği o yollara savrularak.
aşk yarası, derinde olsa iyileşir.
gün gelecek o güllerde solacak.
günler de solacak.
kim kalır yarına, yarınlara kimler kalır, bilinmez.
gölgesinde seviştiğim ağaç,
ayak bastığım toprak
seviyorum sizi.
çizgisinden hiç sapmamış
o aşk ile.
*
Mehmet Demir
9922