2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
198
Okunma

Bir avuç kum tanesi birbirinden habersiz
Savruluyor sahile savurandan çaresiz
Ellerimde kopuyor müptezel bir rüzgar
Dağılıyor sahile
Toparlayamıyorum sararan ruhumu
Haykırsam beni anlar mı bilmem ki deniz
Bir avuç kum tanesine fısıldasam adını
Uğramadan ölüm meleği kapımıza
Bir daha buluşur mu üşüyen ellerimiz
Hançerlenen kalbimi iyileştiremiyor ağzı dualı yüzler
Meltemi denizin saramıyor yaralarımı
İnce hesapları bitmiyor zamanın
Hep temize çekiyor hatıralarımı
Aklımın bir oyunu olsa gerek
Ya da aklımı sende unutmamdan mütevellit
Bir avuç tebessüm bir dünya sen
Bir tutam mavi
Ve gözlerindeki Akdeniz esintisi
Kalbimi itinayla deşiyor bilsen
Ramak var ruhumuzun gül gibi solmasına
Gel bir zaman girelim neşenin halkasına
İğne atsan düşmüyor bak kırgınlar limanında
Kimi sorarsan var
Leyla mendil işliyor Aslı telaşta
Mecnun boyun bükmüş Allah’a yalvarmakta
Tahir Zühre’yi bekliyor gözleri ufukta
Kerem Ferhat’la asırcasına aşık atmakta
Bir de sen denize nazır bir avuç kum tanesiyle
Güneşi çatlatan endamınla dimdik duruyorsun ayakta
Sırrında saklı sevdanın çilesi okunuyor yüzünde
Bin yıllık acı damlıyor
Bir avuç kum tanesinin hüzünlü türküsünde...
5.0
100% (6)