Okuduğunuz
şiir
23.8.2025 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
bir tutam tuz sesi
beni kuşatan bir çember içinde üçgen kaldım tepe noktası göğe dik dik bakan gözlerimi anlamlandırmak suretiyle hayatım üzerinde annemin izlerini arıyorum dedektif titizliğinde nabzıma bakıyorum elimde büyüteç kendini reddeden gerçeklik benim yanılsamam olabilir belki aşkın gürültüsünü özleyen bir kalbin seni tutsak kıldığı sessizliğinde günlerin nasıl aşılacağını göstermek gerekirdi en kısa yol, en iyi bildiğin yoldu hâlbuki esintisi saçlarını savuran hudâyinâbit yalnızlığında aşkın göğe imrenmesidir ruhun habitatı nereden bilinsin kalbi üzülenin en çok çocukluğu kırılır varsa, o an birkaç renkli misketi kaybolur giysisi yırtılır, hayallerini elbiselere diktiği bebeklerin yâhut komşunun bahçesinde patlar, kırmızısiyah çizgili plastik topu hiç bilmediğin yaraların vardır hani, sessizliğine gömdüğün gizlendiği yerden seni sobeleyen kuruyan sözlere suyla müdahale edilmeyeceğini içeriye bakarken gözleri biraz kısmak gerektiğini dışarıyı büyütür gözlerinden öğrenirsin dövünmeyi kenara bırakalı çok oldu büyüdü büyüdü adam oldu kendime söylediğim yalanlar iyiliğin, her güzelliğin ellerinde kalır biraz benzin kokusu vakitsiz her vakte görünür olur bakmak görünmez yaraya bir tutam tuz sesi duyurur birden, duyulamaz olan duymak uyuşur acı geçti sanırsın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Senin bu "bir tutam tuz sesine" karşılık, benim de buz sesi eşliğinde ritim tutmak istediğim bazı şeyler var. Bu şeyler tam olarak nedir? Hiçbir anlamın biçilmiş kaftan gibi üstüne oturmadığı, onu karşılamayan, yarım bırakan bu şeyler nedir?
Ne bir mikroskopun ne de elindeki o büyüteçin, bir türlü gözle görülür bir boyuta eriştiremediği ama yüzümüze tuz ve buz yankılarıyla çarparak karşılık veren bu sesler tam olarak ne anlama geliyor? Acaba o kımıl kımıl kıpırdayan ve kulağımıza fısıldayan mırıltıları, gerçekten de hafife alıp gözümüzde hiç büyütmediğimiz için mi görünmüyorlar bize ya da bir yere çarpmadan, bir sese dönüşmeden bile ufak titreşimler ya da vızıltılar halinde başımıza mı üşüşüp duruyorlar sence?
İçimize ve de dışarıya bakmamız gerektiğinde; (Aslında gerekmedikçe de imtinayla çekiniriz bundan çünkü; iç açıcı iyi ve güzel şeylerin göze çarpamayacak derecedeki azlığını ve iç karartıcı kötü ve çirkin şeylerin de korkunç çokluğunu; tahmin ederiz önceden ki bu da bizi hayattan soğutan nedenlerin başını çeker.)
Burda bir parantez daha açma gereği duyuyorum: (Bizim gözümüzü korkutup ürküten şey de yine olaylar karşısındaki bu pasifliğimiz ve tepkisizliğimizdir çoğunlukla.)
gözlerimizi sonuna kadar kısmak ve hatta yummak isteyişimizin arkasında yatan nedenlerin başında; -ki aynı şey kulaklar ve dudaklar için de geçerlidir- içimizi dışına çıkartan bunaltı ve bulantı seviyesinin; boğacak derinlikteki boyutu, bizi istemsizce olayların uzağına götürüp, karanlığın kucağına itmesi gelir.
Çemberin içinde kendimi hayal etseydim sanırım yamuk gibi bi şey olurdum. Aldığım darbeler ve yenilgilerin üstüne; bir de kemiklerimi ve hislerimi kırıp katarak, eski sağlamlıkla yerinden bi daha kaynamayacakları, çarpık çurpuk ve eğri büğrü olacakları yönündeki düşüncem netlik kazanıyor.
Ama burda çoğu hayallerimle baş başa, omuz omuza, az da olsa bir parça umudumu da arkama alarak, dışardaki ve kafamın içindeki bu korkunç gerçeklikle yüzleşip, düşman sahasındaymış gibi buz artığı, yarı sakat düşüncelerimin savunmaya geçip hücum etmesi ve beni bir nebze sakinleştirip rahatlatması da hiç yoktan iyidir.
Önemli olan bu buzları kalbinde eritmek, elinde yumuşatmak ve tuzun damağa yapıştıracağı yalnız cümlelerin suyunu giderip, tekrar hayata döndüreceği yeni anlamlar bulmak değil midir?
Çok yönlü, çapraz sorgulatan, düşündüren, etkisine alan iyi bir şiir okudum kaleminden Enûma.
"büyüdü büyüdü adam oldu kendime söylediğim yalanlar" ne güzel bir imge!
Tebrikler, teşekkürler, sevgiler.
Gule tarafından 24.8.2025 02:00:39 zamanında düzenlenmiştir.
Bir yakınım bacağını kırmıştı ve ameliyattan sonra uzun süre buz uygulaması gerekti. Doktorun söylediğine o anlık şaşırmıştım: “Buz kalıbını direkt cilde temas ettirmeyin, buz yanığı olur,” demişti.
Şimdi senin yazdığın bu kapsamlı ve bir o kadar derinlikli yorumu okuyunca, insanı serinletmesi gereken buzun bile doğru kullanılmadığında insanda yanık izi bırakabileceğini hatırladım. Hayatın içinde, hayatımıza dair izler ve tınılar zaman zaman bizi incitecek kadar yakıcı olabiliyor.
Böylesi durumlarda insan bir korunma refleksi geliştiriyor: Yeri geliyor her şeye karşı sessiz kalıyor, yeri geliyor bas bas bağırıyor yahut, senin dediğin gibi, yarasına tuz basılıyor.
"...buzları kalbinde eritmek, elinde yumuşatmak ve tuzun damağa yapıştıracağı yalnız cümlelerin suyunu giderip, tekrar hayata döndüreceği yeni anlamlar bulmaktır." Yazmış olduğun bu bölümü tırnak içinde yeniden sunalım ki; nasıl güzel bir ifadeyle yorumunu tamamladığını, altını çizerek tekrar tekrar belirtelim.
Emeğine, yüreğine sağlık öyle bir yorum yazmışsın ki şiir dahi hayranlıkla okudu seni.. çok teşekkür ederim.
Bir yakınım bacağını kırmıştı ve ameliyattan sonra uzun süre buz uygulaması gerekti. Doktorun söylediğine o anlık şaşırmıştım: “Buz kalıbını direkt cilde temas ettirmeyin, buz yanığı olur,” demişti.
Şimdi senin yazdığın bu kapsamlı ve bir o kadar derinlikli yorumu okuyunca, insanı serinletmesi gereken buzun bile doğru kullanılmadığında insanda yanık izi bırakabileceğini hatırladım. Hayatın içinde, hayatımıza dair izler ve tınılar zaman zaman bizi incitecek kadar yakıcı olabiliyor.
Böylesi durumlarda insan bir korunma refleksi geliştiriyor: Yeri geliyor her şeye karşı sessiz kalıyor, yeri geliyor bas bas bağırıyor yahut, senin dediğin gibi, yarasına tuz basılıyor.
"...buzları kalbinde eritmek, elinde yumuşatmak ve tuzun damağa yapıştıracağı yalnız cümlelerin suyunu giderip, tekrar hayata döndüreceği yeni anlamlar bulmaktır." Yazmış olduğun bu bölümü tırnak içinde yeniden sunalım ki; nasıl güzel bir ifadeyle yorumunu tamamladığını, altını çizerek tekrar tekrar belirtelim.
Emeğine, yüreğine sağlık öyle bir yorum yazmışsın ki şiir dahi hayranlıkla okudu seni.. çok teşekkür ederim.
Güne gelen bu nefis İMGE YAĞMURU mesabesindeki eseri ve değerli şairini kutlarım, kalemine yüreğine sağlık. Hem hece hem de serbest yazan birisi olarak aslında ŞİİR SERBEST OLMAZ diyenlerdenim; çünkü, anlam bütünlüğünü ve kelimelerin peş peşe münasebetini ararım her şiirde.. Bir tutam tuzun sesini duyduğum bu eseri cidden beğendiğimi ifade ediyorum, tebrik ederim. Daha nicelerine başarıyla inşaallah. Bir de TARİHE NOT DÜŞELİM Kİ, bu Şiiriniz bu Sitedeki 31. Şiiriniz olması hasebiyle (plakadan dolayı!) Memleketimi/ yıkılan Antakya'mı anımsattı hemen! Bizler de bütün Hataylılar olarak 6 Şubat 2023'ten beri bir tutam tuz bastık yaralarımıza.. bilvesile on bir vilayette depremde şehit olmuş kardeşlerimize rahmet, depremzede olmuş bütün kardeşlerimize de sabır, sağlık ve afiyetler dilerim. Saygılarımla.
Yazık ki 6 Şubat depreminde ben de Kahramanmaraş'tan tanıdığım beraber aynı arkeolojik kazıda yer aldığım ekip arkadaşımızı tüm ailesi ile birlikte kaybettik. Üzücü ve dediğiniz gibi yakıcı bazı hadiseler kalıcı izler bırakıyor geride. Rabbim depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızın mekanını cennet etsin. Âmin. Sizlerin de başı sağ olsun.
Kıymet verip yorumlayan yüreğinize selam ve saygılarımla..
Yazık ki 6 Şubat depreminde ben de Kahramanmaraş'tan tanıdığım beraber aynı arkeolojik kazıda yer aldığım ekip arkadaşımızı tüm ailesi ile birlikte kaybettik. Üzücü ve dediğiniz gibi yakıcı bazı hadiseler kalıcı izler bırakıyor geride. Rabbim depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızın mekanını cennet etsin. Âmin. Sizlerin de başı sağ olsun.
Kıymet verip yorumlayan yüreğinize selam ve saygılarımla..
Havaya, karaya, suya düşen cemre önce annemizin kalbine oradan bize geçmiş olmalı. Seneler var temelli gidişini kabul ettim de... Ne zaman bir parça sevinsem annemle göz göze gelirim, içimde tarifsiz bir sevinç. Zamanla geçiyor gidiyor sandığımız, hasarsız atlattım iz bile kalmadı dediğimiz pek çok şey bilinçaltında çivi gibi duruyor. Hüzün elbette yakışıyor şiire kabul, şiirini okurken içinde açılan yaraları gördüm. Tuzun sesi iyi gelmiştir umarım.
Matematiğin ve metanetin bildiğinden sıyrılıp firar eden kelimeler bir soğukluk arıyorsa da sıcaktan bunalıp ter atan biri gibi bilmediğini karşılayamaz. Olan ve ölüm yakın birbirine. Olan oluyor yaşıyoruz. Acı yaman, dediğin gibi yalanlar adam oldu.
Gerçekle yüzleşen, göğüs göğüse çarpışan şiirini çok ayrı bir yerde görüyor ve hissediyorum. Tebrik ederim Enûma ve ayrıca bunca metaneti için çocukluğumuza aferin.
Yoğun imgelerle örülmüş bir içsel sorgulama ve hatıralarla yüzleşme, Kendisini “çember içinde üçgen” olarak tanımlayan şair, hem sıkışmışlığını hem de farklılığını dile getiriyor. Annesinin izlerini ararken geçmişe, çocukluk anılarına ve kırılganlıklara dönüyor; kaybolan misketler, yırtılan giysiler, patlayan toplar gibi imgelerle masumiyetin kaybını işaret ediyor.
Çocukluktan bugüne taşınan yaralar, büyüdükçe farklı maskelerle örtülse de tam anlamıyla iyileşmiyor. “Adam oldu kendime söylediğim yalanlar” dizesi, büyümenin beraberinde getirdiği sahte kabulleri açığa çıkarıyor.
Son bölümde, acının uyuşmasıyla geçici bir “geçti sanma” hali var; fakat aslında içte sönmeyen bir ağrı kalıyor.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.