0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
73
Okunma

Unutamadığım unutulmuşlar var,
bir çocuğun gözünde yarım kalmış sevinçler gibi
bir annenin dizinde dinmeyen ağıtlar gibi.
adlarını kimse bilmez artık
ama ben, her gece tek tek sayarım.
bir fotoğraf düşer aklıma
rengi solmuş, kenarı yırtık
orada gülümseyen herkes
şimdi başka bir şehrin taş duvarında suskun.
yüzleri, gittiğim her yerde
gölgeme karışır.
unutamadığım unutulmuşlar var,
bazısı bir şarkının nakaratında
bazısı eski bir mektubun lekesinde yaşar.
bazen rüzgârda bir fısıltı olur
bazen de gece yarısı bir kapının gıcırtısında
geri dönmek ister.
kayıp bir sokakta,
kırık bir camda,
bir sandalye boş kalır hep.
çünkü bazı insanlar
anılarımızda oturmaya devam eder
biz onları defalarca kaldırmak istesek bile.
unutamadığım unutulmuşlar var,
çünkü bazı acılar
zamanla değil, yalnızlıkla büyür.
ve ben hâlâ içimde
onları bir çocuk gibi koruyorum.
bir mendil kaldı mesela,
üzerinde ismi silinmiş bir nakış.
kimindi bilmiyorum,
ama hâlâ saklıyorum.
bir koku, bir dokunuş,
hatırlayamıyorum tam neydi...
ama ne zaman içim üşüse
onlar üşür gibi geliyor bana.
ve bazı geceler —
unutmak istiyorum.
ama sonra biri adımı fısıldıyor gibi oluyor
ve fark ediyorum:
ben, unutulmuşların da unutamadığıyım.