1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
126
Okunma

Bazı sözler vardır,
dilin ucuna kadar gelir de,
göğe takılır kalır.
Ne içe döner, ne dışa taşar;
sadece havada asılı kalır,
bir dua gibi, yarım bırakılmış bir mektup gibi...
Ben sustukça,
gökyüzü daha çok konuşuyor sanki.
Bulutların içinde kırılmış cümleler var.
Her biri bir niyetin yarısı.
Birinin duası,
ötekinin cevapsızlığı...
Kendimi bazen,
bir harfin eksik yazıldığı bir isim gibi hissediyorum.
Anlamım var ama eksik.
Söylenmemiş bir sevda gibi.
Hiç başlamamış bir şarkı gibi.
Göğe baktığımda,
çocukken kurduğum hayaller asılı hâlâ.
Biri pilot olmak istiyor,
biri hiç büyümemek…
Ama hangisine uçtum bilmiyorum,
belki de sadece yere çakıldım.
İnsan büyüdükçe,
kelimeleri küçülüyor.
Eskiden “özledim” derdim,
şimdi “iyiyim” deyip geçiyorum.
Oysa aynı acı,
sadece suskunluk değişti.
Bugün,
birine anlatmak yerine,
göğe anlatasım var.
Belki rüzgâr alır götürür bir yerlere.
Belki bir yıldız düşerken,
bir dileğim cümleye dönüşür yeniden.
Bazen öyle bir an geliyor ki,
herkesin sesi var, ama anlamı yok.
Ben, sessizliğe sarılıp uyuyorum.
Çünkü en net sözler,
bazen hiç söylenmeyenlerdir.
İçimde bir posta kutusu gibi duran kalbim var.
Kimse uğramıyor artık.
Ama hâlâ orada duruyor,
belki biri bir gün,
göğe asılı bir cümleyi
getirir de bırakır içine.
Ve bil ki,
asılı kaldıysa gökte bir söz,
ya çok geç kalınmıştır ona,
ya da hâlâ bekleniyordur.
5.0
100% (3)