GÜL MİSALİ
Sessizliğin sustuğu yerdeyim,
Bil ki yalnız değilim, gözlerinin içindeyim Saçlarına dokunan rüzgârın peşindeyim Yüzüne düşen yağmur damlasının izindeyim Gece mavisi düşlerde susamış yüreğim Asi bir üveyik bulutu kuşatmış gökyüzünü Koynumda hayalini saklıyorum ejderhalardan İçimden bulutlar geçerken sana doğru Yanağının yokuşlarında susuz kalmışım Önümde patlayan çığlığım susarken Pergelle çizdiğim bir küredir ellerin Manasız kalmış boşluğunda yüreğim İlk defa sorgusuz sualsiz girdim gözlerine Bakışında kanatlanan bir kuştu gözlerim Şimdi otur başucuma nazenin çiçeğim Sana değdi bir tek parmaklarım Dokunurken saçlarına rüzgâr misali Estim usulca dağlarına kuşlar misali Vadisinde kanarken güllerin aşk rengi Sadece sen kal göğümde yıldız gibi tek. Bana bırak düşlerimi sana esirken kalbim İçindeki yolcuya selam götür giderken benden Yakamozlar parlasın sana benzerken gece Bir gülüşün hatıra kalsın senden geriye Birde duvarlarda gölgen Ne çok anı kalmış bu deniz kenarında Denizden Mersine bakmak gibi Sana bakmak öyle derin, öyle mavi Sana bakmak öyle yorgun, öyle deli Ellerinden su içer gibi Öyle güzel gül misali Bana Mersin kadar yakın İstanbul kadar uzak durma Son defa yüreğin konuşsun Öyle sev seveceksen… Bir nehir gibi sessiz ve umarsız Öyle git gideceksen Yoksa bitsin bu hikâye, bitsin bu şiir Sen varken çekilmiyor yalnızlık. Sen karşımda dururken çekilmiyor hasretin. Sigara gibi zehir Yokluğun kadar acı bu şehir. Bana yıldızı ağlayan geceler Bir yağmursuz, birde sensiz zor gelir. Yoksa bilirsin boş bir yüreğe En güzel aşk, iyi gelir. Aşktan başkası aşkın ilacı değildir. Gülüşünden başkası kalbimin merhemi değildir. Kalemimde şiir, yüreğimde ilham, türkümde sazımsın. Kurumuş toprağıma su, çatlamış dudağıma sen lazımsın 3 kasım 2008 Hüseyin Özbay |