2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1307
Okunma

Bir çiftçinin alın teriyle çapalıyorum düşlerimi
İçimden köylü trenler geçiyor
Toprağım kokuyor yağmurlar
Eylül karıncaları gibi
Yürüyorum buğday sarısı güneşe
Elinden tutuyorum gelecek baharın
Yarınlara umut ekiyorum
Ve ben tırnaklarımla kazıyorum
Duvarlara emeğin kardeşliğini.
Kirpiklerimde demlenen rüzgâr
Esiyor dalgaları suskun sahilime
Kurumuş göllerin masumiyeti
Elimde nasırlaşan bir kaleme döner
Dünya gülüm, benim eksenimde döner.
Bir türkü, bir şarkı gibi biten yollar
Damarımda kamçılanan esaret
Bir vadide ırmak gibi
Bölüyorum umudun nadaslı topraklarını
Göğümde eli silahlı yıldızlar dolaşır
Ben bulutların saflığında yağmura dönerim
İhanet dağların örtüsü değil,
Barıştır denizlerin en yufka mavisi
Gözlerimde ikindi serinliğidir.
Ve gökyüzünden siyah gürültüler geçer
Savaş bir kuşun kanatlarından düşer
Ben mi ölürüm yoksa insanlık mı can çekişir
Tek bildiğim kan renginde açan güller,
Gülüşünü unutur sadece
Irgatların hasreti güneşi kurutur.
Konaklar gözlerde yüzüstü terlerken bakışlar
Uzakta kaldı bir nehir gibi akışlar
Ekmek, aş ve hayat yaşamaktan önce gelir
Henüz sevgiye sıra gelmemiştir.
Bir karanfilin yaprağında hüzün saklıdır.
Gecenin siyahı denizlerin rengidir
Bir akşam daha çöker omuzlara
Bir gün daha biter ormanlarda kuşlar susar
Dağlarda yarınların türküsü başlar.
Güvercin kanatlarında taşır maviyi
Bu yüzden hürriyeti avuçlar
Özgürlüğün mavi yüreği.
Hüseyin Özbay