0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
261
Okunma

Bir uğultu var derinde, duymuyorsan sağırsın sen,
Köpürmüş cehennem bekler, sabrı taşmış bağırır.
Her adım bir figan gecikmiş pişmanlığa,
Her nefes, bir adım daha yaklaşıyor bu gidişle gazaba...
Kaynıyor yeryüzü gibi, ama bu dünya değil,
Bu feryat insandan değil, melek bile gerilir.
Cehennem öyle bir öfke, sanki çatlayacak kinle,
Soruyor her gelen kula: "Hiç uyarılmadın mı sen de?"
Gözlerin görür müydü hakikatin gölgelerini?
Dilinden düşürmedin sahte sevgilerin yeminini.
Oysa her sabah bir uyarıydı, her ölüm bir işaret,
Fakat sen dünyayı Rab bildin, ahireti bir hikâye...
Sana gelmişti o mektup, belki bir yetimin bakışı,
Belki bir mezar taşında yazılıydı hakikatin hikmeti,
“Dinle” dedi Rabb’in sesi, “Aklet, düşün ve bul!”
Ama sen kulak tıkadın, yüreğini mühürledin durdun...
Dudaklarında yalanlar, gözlerinde dünyevî hırs,
İman konuşulurken, sen sustun, sana mıydı ıslık?
Sustuğun her hakikat, bir zincir oldu kalbinde,
Artık cehennem seninle konuşuyor kelimelerde...
“Sana bir uyarıcı gelmedi mi?” diyecek zebaniler,
O an düşecek gözlerindeki her yalancı perde.
“Evet, geldi!” diyeceksin, “Ama ben yalanladım onu…”
Ne utanç, ne acı, ne de başka bir özür kabul eder bunu...
“Allah hiçbir şey indirmedi” dedin, büyük bir ukalalıkla,
Kibrinle büyürken aslında karardın karanlıkla.
Sana hayatı verenin muradını hiç sormadın,
Nefesini sayan Rabbi gözlerinle yok saydın...
“Keşke dinleseydik” diyecek şimdi diller,
Ama söz kalmaz ki orada, yanar sadece sineler.
Keşke aklımızı kullansaydık, keşke bir duraydık,
Ama vakit geçti işte, şimdi kül olup savrulaydık...
Oysa zaman vardı, fırsat da boldan fazlaydı,
Kur’an bir çağrıydı, elçi bir ışık, her an vardı.
Her yıldız bir secdeye çağırdı geceyi,
Her kuş sabah ezanında duyurdu hakikati.
Ama sen dünyaya doymayan bir iştahla kandın,
Her "yarın var" deyişinle cehenneme bir tuğla koydun.
Sahte sevdalarda kayboldun, ne Kur’an kaldı elinde,
Ne bir dua, ne de bir gözyaşı secdende…
Şimdi alevler konuşur, yalanların diliyle,
Kaynar her kelime, geçmişin teriyle.
Aklını şimdi hatırlarsın ama nafile,
Kulakların şimdi işitir ama çığlık içinde...
Sana hayat verildi, hem de ölümle birlikte,
Her nimet bir soru şimdi, cevaplar çırılçıplak önünde,
Zebaniler bekliyor, elleri adaletle titrer,
Her geleni sorgular, her gafleti ısıtır...
Kurtuluş neredeydi biliyor musun?
İçten bir "estağfirullah"ta…
Bir yetimin başını okşarken,
Bir gecede dökülen bir secde yaşında…
Şimdi geç artık, zaman tükendi ve rüya bitti,
Son sahne gerçekti, kandırdığın her şey gitti.
Ey insan! Bu bir haykırıştır sana dünyadayken,
Kalbin varsa dön şimdi, çünkü hâlâ nefesin varken…
“Ey kul! Seni uyaran bir mektup arıyordun ya,
İşte bu şiir de, o ateşe düşmeden gelen son dua.”
Erol Kekeç/08.02.2025/Sancaktepe/İST