Yorgun iklim yorgun zaman
Yâd edilesi dünde kaldı tutuşan yorgan
Gel gör ki bitmedi kavgası cehennem azabından
Farkı yok iken kazasını kıldığım yalnızlığın
Tutuşan narı ve nuru naklettiğim olsa keşke yüreğim
Yoncaların bittiği
Yargıların dinmediği
Bir yengi bir yergi özlemin dibini gördüğüm
Hüzün iken sağdıcı mevsimin mealinde seken bir kuş gibi
Arşınladığım Arnavut kaldırımları

Nasıl da leyli şiirler
Nazlı benlik
Nadide bir kuşa dönüştüğüm her ezan vakti
Akseden iç sesim
Aksayan yüreğim
Anlı şanlı bir düğündür varsa yoksa gizin mabedinde saklım gizlim de
Yok iken Mevla’dan
Açmaza her düştüğümde serildiğim döşek misali
Elbet namazın niyazın esintisi
Huzur bulmakla eş değer na’şımda saklı
Sızıdan sızan gözyaşı.

Muteber bir iklimdir meylettiğim
Ne mundar ne muğlak belleğim
Kilitlediğim yüreğimden
Firar eden aşkın kubbesinde saklandığım
Nazarında Rabbin
Nesirler yazdığım
Alametifarikası kalem denen
Dinmez rüzgârın
Kâh seccadesi kâh sayacı
Kâh kırık kanatlarım yanan alev alev
Dişlediğim bileğim misal
Ve işte zaman ansızın dondu kaldı

Sağdıcım rüzgâra mazhar
Kaldığım kadar
Ne nazım diner ne niyazım
Varsın yetmesin ömür
Vardiyalı bir ikazdır
Sessizliğin ç/ağrısında asılı
Kaldığım ılık meltem
Mabedimi yıkıp paramparça eden
Bir izdiham ki
Ruhumun sövesi
Geldiği çarpık düzen
İstikrarla ve acıyla yaşamak bahşedildi bir kere kadere
Uyumsuz addedilse ne ki izdivacım
Hüzün denen teranede
Çalarken Ölüm Marşı

Hala çocuk hala nazenin hala sadık
Renklerin iz düşümü bir cümbüş ki
Soyutlandığım cihanın son gösterisi
Henüz sahnelenmedi madem
Sinemde saklı sitem
Kulaklarımdan gitmeyen nice siren sesi
Şiarı aşkın
Şimal Yıldızı mehtabın arakladığı
Bir giz gibi bir ışıltı
Madde bağımlısı kibirli isyanlardan ayrı
Ayarı bozuldu yine kıblemin
Doğan ayı doğan güneşi
Bir batında bahşeden yüce Rabbi
Nasıl nasıl yok sayar da insanlar
Varlığımdan dökülen her zerre her sure
Sureti kati bilinmezin izini
Sürdüğüm o ihtişamlı rahle
Konuşlu olduğum gün ve gece
Elbet İlahi Mertebedir aralıksız sayıkladığım