inatçı bir ezgide sus işareti
yakaladım sanıyorum
yeşil tenli bir ışığı yalnızlık buhar olup sızıyor aramıza tersine çevirip şarkıları yeniden yazmak istiyorum, kapı hışımla çarpıyor o an dörtyol ağzı sarhoşluğuyla atıldığım sabahları uzanıp dudaklarından öpüyor akşam bir bir topluyorum virgüllerle aralanmış acıları nasılsın bakışlı kervansaray aşkları kapanıyor derinlemesine kanayan sıcak bir yarada sen de sus artık diyorum ezgileri içine akan ırmak SUS.. Taşkışla eskidi Nataşa yakılan kitaplarda kaldı bu Marsellaise bakışlı çocuk da o değil artık başını dallara çarpa çarpa kaçıyor bir yusufçuk gülün yaprağı kanıyor yavaştan bir tufandan artakalmış kayıklar gibi bakıyoruz birbirimize örselenmiş yıllar akıyor aramızdan Ruhan Mavruk |