1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1257
Okunma

kuma düşman kayaların iç çekişi
güvercinlerin su içtiği yerden geldi
burçlarda bir çocuk çocukluğunu yitirdi
yavaş yavaş mevsim değiştiren doğa
çıtırtılara bölündü kayalara vurunca
lohusa şerbeti dudaklar beni bekleyen
öpüşlerin taçyaprağında gül damlaları
susatan. çöle döndüren ve çıplak
hem çölün hem yağmurun komşusuyum
yıkıntımın üzerinde üzümler büyüdü
ateşi içinde saklayan bol döllenmiş üzümler
yalnız kendime düşman yalnız kendime diken
kendimi sırtımdaki bıçak izinden tanıyorum
kayaların kökleri belleğime uzanıyor
yanıyorum..
akşam gözlerimi jiletliyor kıskançlıkla
ben karnına saplanan işlemeli hançer
seni bir kin gibi ölüm gibi seviyorum
kopuyor fırtına sinirli de oldum artık
yürüyorum ayağımın altında çicekler
sanki yıldız her biri bir şiire asılmış
yürüdüğüm dizeler sanki uyaksız gibi
oysa ışıltıları bir sümüklüböceğin izi kadar gizemli..