0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
63
Okunma
Karanlıktım ben,
Sadece ışıkla var olan,
Ve ışığın içinde yok olan...
İkimiz de bendik aslında,
Hem geceyi taşırdım içimde
Hem doğmamış bir şafağı...
Ama ışık,
Varlığıyla yok eder beni.
Ne ben kalırım geriye,
Ne de bana ait olan.
Yüklendi üzerime,
Anlamadığım kavramlar,
Her kötülüğe adım yazıldı.
Şeytanın bile yükünü ben taşıdım.
Ben sadece bir yansımaydım,
İnsanın içindeki korkunun sesi.
Ama onlar…
Karanlığı değil,
Kendi yansımalarını cezalandırdı.
---
Sessizliğim Ben — Karanlığın Sözü
Hiçlikten doğmadık mı biz,
İkimiz — ışık ve karanlık.
Neden biri kurtarıcı,
Diğeri suçlu ilan edildi?
Neden evren ikilemlerle konuşur?
İyilik ya da kötülük...
İnsan yalnızca iyi olmalı mı?
Yoksa kötülüğü bastırdığında
Kendinden bir parçayı mı gömer?
Beni kötü diye susturuyorsun.
Ama ben, senin içindeki zalim değilim.
Ben, senin susturduğun sessizliğim.
Ben, tercihlerinin sonucu değilim;
Onların öncesiyim.
Karanlık, sadece görmeyenin değil,
Görmek istemeyenin aynasıdır.
Ve ben aynayım.
Baktığında korktuklarını değil,
Unuttuklarını görürsün.
---
Beni anlamadan susturamazsınız.
Ben, yokluk değilim.
Ben, bastırılmış olanım.
Ben, sizin görmezden geldiğiniz her gerçeğin sesiyim.
Siz, ışık sandığınız her şeyle beni tanımladınız.
Ama unuttunuz:
“Işığın adaleti, beni yargılamadan önce kendi gölgesine bakmalıydı…”
Işık, beni yok etmek istese de
Gölgesinde yaşatır yansımamı.
Ben onun itiraf edemediği tüm günahların taşıyıcısıyım.
Ben, susturduğunuz vicdanın sesi,
Unuttuğunuz soruların iziyim.
Benden karanlık diye korktunuz.
Oysa ben, yalnızca gözlerinizi kapattığınızda gördüğünüzüm.
Ben yok edilmem — çünkü ben sizdeyim.
Ve siz, bende ne kadar yok olmak isteseniz de
Işığınız bana muhtaçtır,
Tıpkı gerçeğin inkâra ihtiyaç duyması gibi.