8
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
623
Okunma

güzelliğin ölümü
yenilenmenin habercisidir
en çok susan haklıdır
çünkü konuşmak artık şirk sayılıyor!
....
affetmekle başlıyor her şey
ama kim kimi affedecek!
sözcük mü özneyi, yoksa özne mi kendini
ateşin diliyle yazılmış bir sınırdır her duvar
her şiir bir suç mahalli sanıyorlar
her mısra bir kan güncesi
bir su birikti alnımda
düşmedim toprağa, toprak benden düştü
ah dedim!
bu dünya beni çoktan gömdü
kendi kendini mahşere çağırıyor
yürüyen cenazeler
evler, balkonlarını soyundu
güzün göğsüne yaslanarak
kıpırtısız bir devrim geçiyor içinden
ve ağıtlar göğe dayadı memelerini
bulutlar ..
rahminden ateş düşen kadınlar gibi ağladı
ah dedim
ağlamak da bir mülkiyet hakkı mıdır
bir gülün kendine solduğu yerde başladı
sarayların çürümesi
bir sarhoş günah sürünüyor kör sokaklarda
şöhretin ayağını öptüler
öyle öğrettiler, parlayan her şey kutsal
şöhretti, yıllar geçse de hiç değişmezdi
itibarlı bir köleydi
bir mendeburun dudağında tüten lanetin rengiydi
geceleri iğdiş eden bir gürültüyle büyüttüler
kimse ’’ben iyiyim’’ diyemedi
güneş sabahı reddetti
hacmi nedir bilinmedi yalnızlığın
herkesin elinde bir kandil
fitili kendi içimde yanan bir sessizlik
yeryüzü ağırlaşıyor
yoksulun penceresi göğe bakmaktan vazgeçiyor
gökyüzü artık bir yara
gökyüzü süt vermeyi bıraktı artık
her kelime bir ihaneti parlatıyor ipeğin dilinde
Allah yüzünü göstermezdi hiç
yalnızca emir gönderirdi
ve her emir bir başla mühürlenirdi
gün cehennemini kuruyor yine
düşlerde kaçak gecekondular
ve sen o soytarı geçmişine itaat ederken
bir emanet daha ölüyor içinde
bir kitap susuyor
bir şiir çırpınıyor
çıkmayan bir leke bırakıyor yüzünde
kapanın ey kapılar!
göğsünde bir dipsizlik hırsı
karanlığa kiralanmış bir ’’fetret devri’’
ellerin anlam içinde değil
ellerin pas içinde
_boran