suç koleksiyonu

yoksulluğa yaslanarak büyüdü
soluk kesen güzelliği
aşılması zor bir barikat
yirmi sekiz nisan taşır üstünde
göz kapakları sürgün mavi
sende iklim sıcağı ülkemi aradım

gizemin büyüsüyle zihnime yerleşti
hayatın sırrı çözüldükçe
yüreğimiz militan oldu/ derin anlamlı çırpınış
kötü haber alacak yerim kalmadı
nereye dönsem ihanet hançeri parlıyor

paha biçilmez bir yüktü macera
gel suç koleksiyonumu göstereyim
yirmi dört saat sana açığım
vezirlerin boynunu vurmuş santranç ustası
geriye dönecek yerimiz yok

çay buğusu sigaranın
dudaklarında unutulmuş ezgilerin tadı
antik şehrin rüzgarı, iyimserliği var soluğunda
şiirlerde sana biraz daha yaklaşmak

yıllara teslim olmadı güzelliği
ince tebessümüne lunapark inşa ettim
yüzünde ip atlayan kızlar, yaşamı neye endeksliydi
gizli sevinçlerinde sevişen kuşların utangaçlığı

samatya da erzurum’un havasını içine çeker
bin yıllık suların kudreti şahlanan mavi
yarım hüzünlü yirmi sekiz nisan çöker
yılan derisi kaplı günlükte adın kaldı

damar Orhan özgül