1
Yorum
15
Beğeni
4,9
Puan
236
Okunma
Kireç kokuyor duvarlar
sadece sıvalar dökülmemiş sanki
zaman da dökülmüş üstlerine
çocukların sesi çınlıyor hâlâ
ama kimseler oynamıyor artık sokakta
sabah cam kırıkları gibi parlıyor
her ışık bir hatırayı söküyor içimden
Bir pencere aralanıyor
tozlu umutlar süzülüyor pencereden içeri
Birisi unutmuş burada yaşamayı
bir başkası da unutmamış gitmeyi.
Rüzgâr, çatlamış kaldırım taşlarının arasına
bir çiçek ekmiş herkesten habersiz
Kimse görmemiş
belki görmek istemememiş
Ama çiçek büyümüş
suskunluğu emmiş topraktan
gökyüzüne sürmüş sabrını.
Şimdi biri geçse o yoldan
belki eğilip sorsa
"Nasıl dayandın bunca boş kalmışlığa
Belki de
Ben, yokluktan öğrendim var olmayı
Diyecektir bwnim gibi
Binalar yorgun
duvarlarda çatlaklar değil, hatıralar var
Her iz bir isyan
her gölge bir direnişin yankısı gibi
Ayakta kalan her şey
vazgeçmeyiştir aslında
Kırık bir sandalye
tozlu bir perde
ve hâlâ rüzgârla dans eden bir perde ucu
hepsi ben buradayım fısıltısıdır
Çiçek
gövdesini taşın soğuk alnına yaslayarak
öğrenmiş büyümeyi.
Kökleri, karanlığa uzanırken
ışığa mektup yazmış her gün belki de
Bir çocuk geçer bir gün
elinde yarım kalmış bir uçurtma
Bakakalır çiçeğe.
Ve sorar
Sen mi büyüttün burayı,
yoksa burası mı seni büyüttü
Çiçek eğilir hafifçe,
ve der ki
Ben düşmedim
göğe doğru eğildim sadece.
Bir gün
biri daha geçer o yoldan.
Çiçeğe bakar uzun uzun
hiçbir şey demeden ama içinden
çok şeyler geçer
Sonra bir başkası
Sonra bir çocuk daha
Bir kadının gözleri dolar
bir yaşlı adam gülümser yıllar sonra
Çiçek orada duruyor hâlâ
ne konuşmuştu ne büyümekten vazgeçmişti.
Ama artık yalnız değildi.
Bir kıpırtı başlar duvarlarda
kendi sesini unutan evler
hıçkıra hıçkıra nefes alır
Yaralı pencerelere
gün ışığı döner
Ve ben
yıkık şehir gibi suskun ruhumda
bir titreşim hissederim
Çiçeği gören her göz
bende bir damla umut bırakır
Kendi içimdeki taşların arasından
ben de yeşeririm
Artık biliyorum
Bir tek çiçek bile
bin karanlığa yeter.
Ve umut, bazen
birinin görmesiyle başlar sadece.
Günler geçer
çocuklar yeniden çizerler kaldırım taşlarını
renkli tebeşirle.
Bir ses yayılır arnavut kaldırımlarında
adı ne neşe, ne de gürültü
O ses yaşamın geri dönüşü olur
Kapılar açılır paslı menteşeleriyle
camlardan sarkan saksılarda
ilk kez toprak istenir yeniden
Sokaklarda rüzgâr değil,
şarkılar dolaşmaya başlar
Çiçek çoğalır
Kendi köklerinden başka çiçekler doğurur
ve her biri
bir yürekte yer tutar
Şehir uyanır
taştan değil, inançtan örülerek.
Ruhum da öyle.
Ben de o çiçeğin yanında filiz veririm
yüzüm gökyüzüne döner
ilk kez gözlerimi kısmadan.
Artık biliyorum
Yıkıntı sadece düşen duvarlar değilmiş
umudu terk eden kalplermiş.
Ve yeniden doğmak
bir şehri ayağa kaldırmak gibiymiş
sessiz, yavaş, ama sonsuz umutla
5.0
88% (7)
4.0
12% (1)