3
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
190
Okunma
Savrulur zaman
kum taneleri gibi avucumdan
Her biri bir anı
bir dokunuş
bir gülüş.
Deniz kokusuyla yıkanan saçların gelir aklıma,
Güneşin vurduğu omuzlarında
parlayan narin ışık
Şimdi her şey uzakta
bir sis perdesinin ardında
Erişilmez bir rüya
solgun bir anı
Gecenin karanlığında
hasretten kıvranırken
Yıldızlar göz kırpar
her biri bir özlem dalgası
Ay
paslı bir fener gibi sallanır gökyüzünde
Yüzünde hüzünlü bir tebessüm benim gibi.
Sokak lambaları
sızlayan yaralarım gibi yanar
Her biri sensizliğin acıtan boşluğu.
Bir kuş kanadını çırpar uzakta
yüreğimde yankılanır sesi
Gurbet türküsü söyler
vuslatın yollarında yitmiş.
Baharlar geçer
çiçekler açar
bülbüller öter
Ama içimde donmuş bir kış
bitmeyen bir ayaz
Rüzgar eser
fısıldar adını yaprakların arasından
Ah Dilara
Her fısıltı bir çığlık olur sessizliğimde.
Gölgeler uzar akşamın kızıllığında
Umutlar solar birer birer düşer dalından.
Gözlerim deniz feneri gibi arar seni
Kalbimde bir volkan suskun ve derin
Bekler bir patlamayı
bir kavuşmayı bir dokunuşu.
Ne zaman dönecek o yitik bahar
Ne zaman dinecek bu sızlayan yara?
Her nefes bir ah olur her an bir keşke
Hasret, bir pranga gibi sarar bedenimi,
Ruhum çölleşmiş bir toprak
suya hasret,
Sensizliğin çölünde bir serap gibi belirirsin.
Bilirdim oysa
her vedanın ardında bir pişmanlık gölgesi,
Tutamadığım ellerin
söyleyemediğim sözlerin acısı.
Bir anlık korku bir anlık gaflet miydi o zaman,
Şimdi ömrümce süren bir eyvahın ağır bedeli.
Keşke demenin ağırlığı çöküyor omuzlarıma,
Dönülmez yollara savurduğum her zerrenin hesabı
Girme rüyalarıma çağırma bak yaşlandım
Dizimde dermanım yok bittim gelemiyorum
Mağfiretim çok uzak kaç kapıda taşlandım
Can yarıya indi de ölsem ölemiyorum
5.0
100% (7)