1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
388
Okunma
babamın sesi yıldırımdı
ama şehirde bu sese ceza var
bir megafonla doğan çocuklara
şimdi susmayı öğretiyorlar.
gökyüzünden kovulduk
ve artık semt pazarlarında satılıyor soyumuz
bir kilo tanrılık, beş lira
iki liraya mucize
üç liraya soyulmuş bir efsane.
tezgahın arkasında terli bir adam
avuç içiyle siliyor tarihi
sanki bunun için doğmuş, öyle bağırıyor
-son kalanlar abi, bulamazsın
bunlar kefensiz mitoloji!
tümgalaksisel soyluluk
gerisinde bekliyor sarı çizginin
biz, yıldızların haritasını ezberlemiş sürgünler
eskiden, her yıldız doğum iznine imzamız gerekirdi
şimdi sessizlikle yürüyoruz
yeryüzünde
iz bırakmamak için.
ama bizi duyanlar da var
ilk rüyasından düşen bebekler
görülmemiş bir fırtınayla irkilen eskil ağaçlar
gökyüzü bizi unutmadı
küstü sadece
çünkü toprak yutan haykırışlar
ve tutulmamış sözler kaldı
bizden geriye.
ve babam hala
kanatlarını gömleğinin içinde saklıyor
çünkü tanrısallık
bu dünyada cv’ne yazılmıyor.
bir gün biri sorarsa
omzundan taşan ışığı ben tarif edemem
gökyüzü dile gelip konuşmalı
tarihsiz, kanıtsız
ve tanıksız
her şeyi anlatmalı.
ve toprak
ilk defa gökyüzüne baktığında
ve belki insanlık, insanlıkla yoğrulduğunda
inanıyorum
sesimizi geri alacağız.
kara
5.0
100% (4)