0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
173
Okunma
Tuzak buğdayı
Kanter döküyor sular
Çekilmiş bir ışık üstüne
Garip bir güneş selamlıyor
gizemli bir kıyafeti
Uslanmış bir ıslah evine dönüşüyor aşk
Ve yakılmış kaç kadeh varsa boğazdan
Sır gibi bir kar vaveylası
Saatli bir anda kayboluyor
Mum gibi bir çığlığın unutulmuş esrarına
Ve tuzak buğdayı
sapsarı bulutların çişil çişil gözlere dualarına
Uçurumda bir korku titreyişiyle
Canlara değer sarılışı özlemin
Ölüm ayıp olur bir çocuğa
İki karış toprağa teslimken
Yolun altı boş
Çiçekler yoksun kibritten
Elini duysam kulaklardan
Ayağını yıkasam çukurundan
Zincirin asmasına kunfâyakûn
Bîhaber kalır dövünmekten
Yaralanır deliler aklından
Gün gelir bekleriz belki düğünlerini
Altınları çağlanmış çağlarda
Gelinlikleri süvari peşinde ergen kızlarda
Mükafatı bir Tanrıyla evlenmek olan
Bir arafta mum gibi sıratı izlerken
Aklına kavuşmayı en çok
Ve bir o kadar buram buram ağlayıkla
Lades ruhunda
Kerametler olmasaydı
Gönüller tuval vurur renklere ve zevklere
Yalan eder yabani bir şarap
Ateş vuruyor seslere hamile bir yokluk içinde
Ufka acınır mistik bir közle
Bedduası yara bir sancıyı
Keşkeler adının dilinde ucu ucuna
Fâhr ile yakılmış bir şarkının
K/ağıtlarında kundura
Yani bir busenin başı bir damlada görünürken daha
Bilmem ki
Şeytan kavmine kaç kitap okutmuş
Ben şiir yazmadan öğrenmişken taş atmayı
Kuytu alem içinde bir haya vurur sevdayı
Kişnemişim bir samanı
Hayvanıyım
Köpeğiyim
Tanrıyla arkadaş bir deliye...