4
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
133
Okunma
bir sessizlik var etrafımda,
adını bilmediğim ama içime çöken,
soğuk bir küf gibi
duvarlardan sarkan...
sanki herkes uykuda,
ama rüyalar çoktan terk etmiş uykuları.
bir rüyanın içine sıkışmış gibi,
durgun, kımıldamayan bir zaman.
caddeler kalabalık,
ama kimsenin gölgesi yok ayaklarının altında.
konuşan var, çok hem de,
ama duyan yok.
bir selamın sıcaklığı buhar olmuş havaya,
sözler ise ölü doğmuş.
sokaklar geçiyor önümden,
tanıdık yüzler değil,
tanıdık yoksunluklar…
bir zamanlar çocuk sesleri dolanırdı kaldırımlarda,
şimdi sadece susturulmuş anıların yankısı var.
ben,
bir taş gibi atıldım o durgun suya,
bir dalga oldum,
bir çarpıntı,
ama ne kıyıya varabildim,
nede derinlere.
öylece kaldım ortasında,
kendi sesimi boğan bir yankı gibi.
sonra sustum kendime, geçmişime ve,
yitirdiğim her şeye.
sokaklara sustum,
ışıklı tabelalara,
hep açık ama asla içeri almaz kapılara.
selamı yok artık sağın.
solun selamı yok.
yüzüne bakan yok yüzümün.
herkes bir yerlere gidiyor,
ama kimse varamıyor.
bir çocuk oyunu gibiydi her şey,
sobe, deyip saklandı insanlık,
karanlıkların ardına.
kara bulutlar çöktü şehirlerin çatısına,
pencerelerden bakmak bile yasak oldu içten içe.
yağmur yağdı,
toprak bile ıslanmadı.
gözler vardı,
ama görmüyordu.
sözler vardı,
ama yürümüyordu dudaklardan kalbe.
peş peşe gülücükler dizildi vitrinlere,
sahte selamlar diz çöktü arka sokaklarda.
vay ki vaylar...
vay vaylar...
insanlar çoğaldı,
ama insanlık eksildi.
kelimeler tükendiğinde
geriye sadece sessizlik kalırmış.
ve ben işte,
o sessizliğin içinde
bir mezar taşı gibi duruyorum.
üstümde ne adım yazıyor,
ne bir dua dokunuyor üzerime.
selam olsun dedim
yalnız kalmaya razı olanlara,
sessizliğin kıymetini bilenlere.
ve bir de…
kendi iç sesine sadık kalanlara.
Dünyayı bağırarak değil,
susarak terk edenlere.
*
Mehmet Demir
14422