Yüreğin Avuçlarımda Yanıyor
Değmiyor şehrin bakışları bakışlarıma
Çarpışıyor üzerime düşen öfke yağmurları Bir ayaz hakim olduğundan beri geceye Yerleşti sensizliğinde yüreğime Kulaklarımı kesen bir yalnızlığın uğultusu Ne yapsam değmek bilmiyor ellerime Mavilere uzanan kırlangıç tebessümleri Gittikçe uzuyor kelimelerim Gittikçe üşüyor bedenim Üşüyorum Isıtmıyor hiçbir menekşe alevi Sensizliğin buz kestiği yüreğimi Koyu eflatun bir tebessüm yerleşiyor Aynanın simetrisine yansıyan yüzüme Bedenim hangi sol yanına dönsem Beliriyor son tümcelerin dilimde “sıkı giyin üşürsün dışarıda” Yüreğin avuçlarımda yanıyor biliyorsun Şehir seni kıskanıyor bilmiyorsun Ben konuşuyorum şehir dinliyor Şehir konuşuyor ben dinlemiyorum Bencilliğim hat safhalarda. Tıkıyorum kulaklarımı Karacanın tiz çığlıklarına Bir tek senin sesin çarpsın istiyorum Soğukta titreyen örs ve salyangozumda. Erguvan çiçekleri açmayacak Toprağa düşen cemrenin hüznünden belli Nilüferler açmayacak nehir yataklarında Suya düşen cemre çoktan öldü. İki günlük sakalımda beliriyor Yokluğunla ısınan yağmurlarım. Yüreğin. Avuçlarım. Yanmak. Anladın değil mi? Yüreğin avuçlarımda yanıyor Şehir sana gıpta ile bakıyor... leyl u nehar |
Saygılarımla