0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
180
Okunma
Geçmişten geleceğe bir köprü kurar İstanbul, maviyle örtünürken seması,
Her sabah güneş ışıkları süzülür nazlı minarelerin alnına sığmaz tasası.
Taş taş üstüne konmuş, sükûtla konuşur yedi tepeden gelen yankı,
Kimi Bizans’ın izinde, kimi Osmanlı’nın solmayan yaprağında saklı.
Haliç’in kıyılarında altın günler süzülür, ufuklar altından bir taç,
Kız Kulesi’nin yalnızlığı dokunur martıların çığlığında sessiz bir ilaç.
Boğaz’dan geçen gemiler sanki zamana meydan okur,
Suya vuran ışıklar geçmişin aynası olur, tarih bir kez daha okunur.
Ayasofya, kilise mi cami mi bilmezsin; dualar yükselir her iki hâliyle,
Mozaiklerde saklıdır meleklerin sırları, kubbelerde yankılanır ezan seliyle.
Mimar Sinan’ın elleriyle yoğurduğu taşlar, ebedi bir destanın dili,
Zamana meydan okuyan mabedinde ruh bulur o kadim şehir sevgili.
Topkapı’dan yayılan tarih, hünkarın adımlarında yankılanır,
Avlusunda laleler dans eder, her biri Hürrem gibi bir masal tanrısı sanılır.
Altın boynuz Haliç’e dolar, sanki dünyanın kalbi burada atar,
Fatih’in fethettiği bu şehir, medeniyetin kalbini ebediyen saklar.
Galata Kulesi’nin zirvesinden baksan, dünya dizilir ayaklarına,
Asya ve Avrupa el sıkışır gerdanında, Boğaz’ın masmavi bağrında.
Tüccarların, seyyahların ayak izleri eskimemiştir dar sokaklarında,
Bu şehirde her taş, bir tarih, her rüzgar, bir sır taşır kanatlarında.
Ramazan gecelerinde mahyalar yıldızlara dokunur nazlı ışıklarıyla,
Cami minarelerinden yankılanan ezan bir beste olur huzuruyla.
Eyüp Sultan’ın kutsal avlusu dile gelir, dua dökülür taşına,
Bu şehrin sokaklarında iman ve aşk birleşir Tanrı’nın lütfuyla.
Kapalıçarşı’nın koridorlarında altın gibi parlar zamanın izi,
Her dükkanda bir hikaye saklı, her köşede başka bir medeniyetin yüzü.
Mısır Çarşısı baharat kokar; tarçın, karanfil, safran dokunur ruha,
Alışveriş değil bu, zamandan bir yolculuk, geçmişle el ele bir vuslat daha.
Sarnıçlarda yankılanır suyun sesi, bin yıllık nefes taşların ötesine taşar,
Gizemli bir karanlıkla sarılır her köşe, her duvar bir şairin satırına koşar.
Yer altındaki İstanbul, üstündekinden daha kadim, daha derindir,
Her damlası gözyaşı gibi saklanır, bu şehrin hüznü hep derin ve sevinçlidir.
Taksim’in kalabalığında, Galata’nın taş sokaklarında yankılanır yaşam,
İstiklal Caddesi’nde adımlar birleşir, tarih ile gençliğin coşkusu taşar tamam.
Şehir sadece bir mekân değil, bir ruh, bir sevda, bir kıyamdır,
Kimsenin yıkamayacağı, yalnızca Allah’a has bir zamandır.
Ey İstanbul! Kut’lu şehir, nazlı sevgili, göklerin incisi ve yerin cevheri,
Hiç kimseye yar etmezsin, saklarsın sırlarını denizlerinde, her bir feri.
Taşında, toprağında, suyunda tarih ve iman; bir bütünlükle nefes alır,
Kim seni gördüyse aşık oldu, kim sevmediyse ruhu sende kalır.
5.0
100% (2)