Ey aşk yolcusu, gönlünü aşkla yoğurup bu yola düşen,
Bil ki bu menzilde, her adımda sırlar saklı her köşen.
Erenlerin babalarıdır rehber, ışık saçan yıldızlar,
Sözleriyle yüreklere merhem olur, gönüllerde saf nişan.
Her nefeste dirilir dostluk, sevda, Hakk’a giden erenler,
Onların izinde yürüyen, hakikate ulaşır, kimse pişman olmaz erenler.

Hace Bektaş ki sevginin kaynağıdır, barışın derin membası,
Her kelâmında açılır ilmin kapıları, hikmetin özü, hası.
Yetmiş iki milleti bir kılar nazarında, ayrım bilmez gönlü,
Gönüllere rahmet sunar, mazlumun duasıdır onun nefesi, adı. .
Onun meclisinde herkes bir, her nefes bir nur taşır göklere,
Odur ki âleme sevda eker, insanlık yeşerir onun öğüdüyle.

Balım Sultan ki gönülleri aşkın meşalesiyle tutuşturan,
Her sözü hakikatin yankısı, sırları açan bir ferman.
Hakk yolunda yürüyenlerin mürşidi, ışıkla iz bezenen,
Bir nazarıyla âşıklar âlemine nûr katan, gönüllere hüzmân.
Âşkı, gönülleri bir araya getiren bir bağ olur her lahzada,
Odur ki adını anan her gönül, sevgiyle bezenir, hatırda kalır hep hûdan.

Abdal Musa ki sözlerinde baharın çiçekleri açar,
Her nefesi bir pınar olur, susuz gönüllere hayat saçar.
Kelâmında saklıdır bin hikmet, bin yıldız parlaklığında,
Zâhirde basit görünse de, bâtını Hakk’ın nuruyla dolu, aşikâr.
Mazlumun duası onun sesiyle semâya yükselir,
Zalim ise onun gölgesinde hakikatin peşine düşer, daima esir.

Seyyid Ali Sultan ki aşk meydanında erlerin başıdır,
Hakk yolunda yürüyenlere rehberdir, semâhın ateşidir.
Her mısraı bir kılavuz, aşk yolcularının pusulasıdır,
Zâlimlere karşı bir kalkan, o şanlı zat, mazlumun sığınağıdır.
Her nefeste açılır sevgiyle bezeli bir dünya,
Onun yolunda yürüyen her can, Hak’ka erişir hep duada.

Taptuk Emre ki irfanın zirvesidir, gönüllere huzur veren,
Her harfi bir sırra açılan kapıdır, Hakk’a çağırır seven.
Yunus’u irşad eden mürşittir, dervişlere yol gösterir,
Âşk deryasında yüzen her gönül, onun izinde Hakk’a erişir.
Zâhirde sade bir yolcu görünse de, bâtında bir umman,
Kelâmıyle coşar her gönül, sevgiyle dolup taşar, sızar aradan zaman.

Kaygusuz Abdal ki aşk ateşiyle yoğrulmuş, yanmış er,
Her nefesiyle ruhlara nûr eker, hakikatle örer her söz, her değer.
Dizelerinde kainat dile gelir, sırlar görünür göz önünde,
Her kelâmı âşk bahçesine dönüşür, yükselir her seher gönüllerde.
Odur ki Hakk’a giden yolda rehber, yol gösteren bir ay,
Aşkı onunla bilenler, sonsuz huzuru bulur, her mısrâda hay.

Kul Hüseyin ki kalemi bir cihan süsler, kelâmı yıldız,
Her kelâmıyla gönüllere sevgi ve Hakk’ın nurunu sızdırır.
Ehl-i Beyt âşkını nakşeder kalplere, dillerde yankı bulur,
Her mısrâsı bir dua olur, mazlumun duası ona yol olur.
O ki zulme karşı bir kalkan, hakikatin bir tecellisi,
Onun izinde yürüyenler Hakk’a erer, hakikat sırlarına kavuşur, her izi.

Hüseyin Gâzi ki adaletin kılıcı, sevdanın bağrıdır,
Mazlumun gözyaşını dindirir, gönülleri teskin eden bir çağrıdır.
Her sözüyle insana hakkı anlatır, doğruyu gösterir,
Zalimlere karşı dimdik duran, mazluma omuz veren bir sağırdır.
O ki hakikatin aynası, insanlık onun izinde yürür,
Onun nûruyla aydınlanır her gece, ışıtan güneş yeniden yükselir.

Erenlerin yolu bir âşk, bir nûr, bir rahmet bahçesidir,
Onların izinde yürüyen gönüller, hakikate açılan kapının eşiğidir.
Her bir nefes bir duadır, her adım bir nûra yönelir,
Hak yolunda birleşen bu canlar, insanlığa ışık olur, barışı yükseltir.
Emrah, dile getir bu âşk yolunun şanlı destanını,
Her mısrâda saklıdır erlerin hikmeti, sevginin manası.