Bir yudum insan
Bir yudum insan
Altı günlük Dünya’da o bir yudum insandı Dört günlük yolu sonsuza uzandı. Her Mevsim başka hale büründü Zamanın tezgahında işlendi, kırpıldı; Acılarla şekillendi... Doymamış hevesleri, özlemleri vardı Hiç bitmeyecekti işleri... İnsan olmak istiyordu! Aynaya baktı gördüğü bir insandı... İnsan yiyenler, görünürde onlar da insandı. Çobanlara sordu; -Sürü kimin? Onlar da bilmiyordu ama güdüyordu. Sürü itaat ediyordu... Tökezledi, dört el yere düştü Aklı o an başına geldi. Kalktı, doğruldu, yürüdü... Nereye gidecekti? Bilemedi. Öylece orada kalakaldı. Herkes onu çağırıyordu, Güleç yüzlü temiz elbiseli... Onlar insan mıydı? Sürünenler vardı, inleyenler! Evet onlar da insandı. O’nun daha gidilecek yolu vardı. İnsan olmak istiyordu! İnceden bir sızı kapladı benliğini, Sebebi bir insandı... Belki aradığı onda vardı. Yaklaştı, uzattı elini; Isınmıştı eli, yandı bedeni ; Aklı onda kaldı. Oysa daha yolu vardı. "Beraber gidelim" dedi. Şimdi yolculuk daha kolaydı. Ahmet Bektaş 18.10.2008 Şiirime, eşsiz sesiyle can veren Sevinç İnal Hanıma teşekkür ederim. |
belki de en zoru değil mi? nereye gideceğiz? belirsiz..
kim yol gösterecek? kimse....
doğru yolu kendi emeğiyle , tırnaklarıyla kaza kaza bulacak...
bu zehir zemberek, dikenli yolda bir yoldaşı olsa fena mı olur?
şiiriniz bana esin verdi...tebrikler.