SESSİZLİĞİN YANKISIBir gece, usulca dokundu sessizlik kalbime, Adını bilmediğim bir şarkı çaldı içimde. O an anladım; Sen, yarım kalmış bir cümlenin Hiç söylenmeyen son kelimesiydin. Hüzün, elimi tutmuştu o gün, Ve ben ona yabancı değildim. Ama sen. Bir bilmecenin içindeki cevaptın, Anladıkça kaybolan, Yaklaştıkça uzaklaşan. Sana doğru yürüdüm, Ama her adımda daha çok eksildim. Gözlerin bir sis perdesiydi, Bakınca gökkuşağı gördüğüm, Ama hep griye dönen. Sev beni, diye fısıldadı kalbim, Ama sen susmayı seçtin. Çünkü sessizlik, aşkın en keskin dilidir. Ve biz, o dille konuşuyorduk; Hiçbir sözcük olmadan, Ama her şeyin anlamıyla. Seninle bir rüya gördüm; Ama rüyanın ortasında uyandım. Ellerim boştu, Ve kalbim, sakat bir kuş gibi, Kanat çırptı gökyüzüne. Ama uçamadı, Çünkü sen orada değildin. Bir gün, bir kelime söyledin bana, Git. Ama gitmek, bir varış olmadı benim için. Ben senden gittikçe, sana daha çok geldim. Çünkü aşk, bazen en büyük yıkımdır, Ama biz, o yıkıntıların altında yaşamayı öğrendik. Sakat bir aşktı bizimkisi; Ellerimiz birbirine ulaşmazdı, Ama yine de dokunduk hep. Yaralarımız aynı yerdeydi, Ve acılarımız, birbirine sarılmış halde. Şimdi gece, ve yıldızlar yok. Ama sen hala buradasın, Sessizliğin en koyu yerinde. Beni bırakmadığın bir gölge gibi, Adını unuttuğum her duanın içinde. Ve hala soruyorum kendime: Sen mi benim eksik yanım, Yoksa ben mi senin hiç tamamlanmayan şiirinim? RAMAZAN ACAR |