KIRILGAN YÜREKLERKim bilir kaç acının izini saklar o yürek, Kaç fırtınanın sessiz yankısını taşır. Bir tebessüm düşer yüzüne, kırık ve ince, Sözleri ağırdır, ama sessizlikte taşır. Bir söze kanar bazen, kanadından vurulur, Yara derindir, görünmez gözlere. "Hassas" der geçersin, ama bilmezsin, Hangi ateşlerde yanmış, hangi küllerle örülmüş bedeni. Belki bir çocukluk suskunluğunda donmuştur sesi, Belki bir vedanın kavuşmaz ellerinde. Hangi kelimeyle düğümlendi soluğu, Hangi sessizlikte gizlenir yitirdiği neşesi? Sana sıradan gelen o bir tek kelime, Onun için bir düğüm, bir uçurumdur belki. Bir boşver yankılanır dudaklarından, Ama anlamazsın; boşverin yükü nedir ki? Kimse bilemez bir yüzün ardındaki çatlakları, Her yara, kendine has, her kırgınlık eşsiz. Bir insana dokunmadan önce düşün, Hangi sessiz haykırışla örüldü bu his? Bir tebessümde saklıdır bazen bütün bir hikâye, Acının dili olmaz, ama izi kalır her zaman. Bir cümleyle yıkılır yılların direnci, Bir bakışla sarsılır sanılan o sağlam. Ne fazlasını bilmek mümkün, ne eksik kalmak doğru, Her insan, bir sırdır taşır kendi dünyasını. O yüzden nazik ol, basit bir sözün, Hangi kırık dalı düşürdüğünü bilemezsin. Ve eğer aynı ateşte yanmadıysan eğer, O narin yüreğe öylece uzanma sakın. Bil ki; her yara, bir şarkı söyler kendi dilinde, Ama yalnızca yananlar anlar, o sessiz yankıyı. Belki gözyaşlarını geceye emanet etmiş, Belki bir duvar olmuş tüm yüreğiyle. Görmezsin dışından, fark etmezsin hemen, Ama içi; bir savaştan kalma enkaz yerinde. Kim bilir kaç kez düşüp kalktı kendiyle, Kaç defa sustu, başkasını incitmemek için. Kendi acısını bir sır gibi sakladı hep, Bir cümleyle dökülmesin diye yüreğinin için. Sessizliğini yargılama, bilmediğin bir yük taşır, Her suskunluk, kendi içinde bir çığlık barındırır. Ve her "boş ver" dediğinde, aslında, Boşluğa bırakır içindeki devasa bir sarsıntıyı. Sana basit gelen o bir anlık söz, Ona geçmişin kapılarını aralar belki. Ve sen fark etmezsin, Hangi hatıranın karanlığına çekildiklerini. Bir yürek, ne kadar kırılırsa kırılsın, Her seferinde biraz daha susar kendine. Ve suskunluk; Onarılamayan bir yaradan yapılmış bir duvar gibidir. Belki öfkesini göremezsin, Ama öfkenin küllerinden doğmuş sabrını anlarsın. Belki yüzündeki çizgilere bakar, Ama o çizgilerde bir hikâye okumayı unutur insan. O yüzden nazik ol, bir adım atmadan önce, Herkesin bir sessiz ağrısı vardır taşıdığı. Her tebessüm, acının üstüne kurulmuş bir köprü, Her "iyi" cevabı, içindeki fırtınanın maskesi belki de. Bil ki, hiçbir yürek kolay kırılmaz, Hiçbir göz, boşuna dolmaz yaşla. Ve hiçbir insan, sessiz bir sitemle yetinmez, Eğer geçmişin yaralarıyla boğulmamışsa. Sonunda ne mi kalır insanın avuçlarında? Ne kırık bir söz, ne yanlış bir bakış. Sadece yitip giden, fark edilemeyen anılar, Ve geride bırakılan bir parça hüzün. İşte bu yüzden, basit gördüğün her kelimeyi tart, Her adımı incelikle at bu hayatta. Kim bilir, hangi yüreğin uçurumunda yürüyorsun, Ve hangi kırgınlıkla yıkıyorsun farkında olmadan? RAMAZAN ACAR |