Güzel Gitmekiçimden bir Eylül geçti sokağımdan bile geçmeyecek bir eylül içimden geçti yankısız bir uçurumdum yankı oldu çığlığıma yağmur duası gibi yağdı içimin çölüne okşadı hüznümün saçlarını can suyu verir gibi beni büyüttü ne ben kuyulara düşecek Yusuf’tum ne o yollarıma bekleyecek Züleyha günahı masumlaştıran dudaklarıyla kırdı dudaklarımın mührünü bir Phoenix gibi külümden diriltti sonra, bir şey oldu hissedilen ama görünmeyen bir şey ölüm gibi ama ölünmeyen bir şey sanki ölü toprağı serildi üstümüze yanlış anlaşılmış bir yanlışa kurban oldu bütün doğrular haram lokma gibi kursağımıza dizildi aşk o gün… olmaz olası o gün… bir gemi ambarında saklanan kaçak yolcu gibi tedirgindi belliydi, gitmek için gelmişti kılıcını teslim eden o mağrur komutanlar gibi titreyen elleri ile açtı teninin düğmesini gitmeden önce teslim etmek istiyordu kalesini bir bebeğin saçlarını okşar gibi tuttum ellerinden "lütfen giyin" dedim usulca -aşk bitince, sevişmek zülüm zaten diye mırıldandı yüzünde kül rengi bir hüzünle bırakırken evin anahtarlarını -senden gitmek bile güzel” dedi tam bir şeyler geveleyecektim işaret parmağını getirip dudaklarımın üstüne söze dair ne varsa mühürledi içimden bir Eylül geçti bütün yapraklarını döktü içime g i t t i... |
Kırmadan
Dökmeden
İncitmeden.
İşte o zaman Eylül insanın içinden geçer.
Unutulmayacak yüreğini bırakarak sevgiliye.
Ayrılık olmuş olsa bile dahi güzel hatırlanmak.
Her yüreğin harcı değildir
Yüreği şiir olandır, olanlardır.
Kâvi kaleminiz var olsun şairim
Selâmlar hürmetle