SİTEM
Zembereği kırık günlerden çıkıp geldim
Zihnimi kalbura çeviren bir savaştan Bozgun yemiş gönlümün yok tesellisi Kırk bin dikiş atsan kar etmez Vuslatı tutuştuşturacaktı alevden bakışların Rengarenk çiçekler fışkıracaktı ağzından Mazi giyecekti gelinliğini bin heyecanla Süt beyaz güvercinleri sevecektik Yanağının gölgesinde sığmayacaktık zamana Yorgun ruhumun kırıp kolunu öylece gittin Yıkıldı içimdeki sevda kaleleri Kat kat yenilgiyi inşaa ettin delik deşik kalbime Vadettiğin bir cennet yoktu biliyorum Cümle kahrım bahar kokan gönlüme Dehşetli sancılar hummalı ateşler içindeyim İsmini an be an terliyor zihnim Hasretin pay edilmişken hissemize Hangi iklimde tebessümün çitleniyor kim bilir Kim bilir bu son faslıdır ömrümüzün Şakağıma saplı mermi gibi duruyor Bir varmışım bir yokmuşum sancısı Teskin etmez hiçbir morfin ciğerimi pare pare eden acıyı Nazın ahvaline kalsın Sevdandan müstafiyim Bundan böyle hiçlik seferindeki bir akıncı Üstüme bir bir kapandı kapılar bu kaçıncı Daha kaç bin yıl tutsak kalacağım İstanbul kokan saçlarında Daha kaç milyon yıl sürgünü bal gözlerinin Ya bitir bunca zulmü ya beraatimi duyur aleme Ya da vur başımı ahım düşsün kaleme... |
bu kaçıncı dediğinize cevap: 101.
ve sahi niye gidip azaba gark eyledi ki ingiliz destroyeriyle
sevgiliniz ve siz...