Ayazda
Bir şey olur,
hiç beklemediğin bir anda. Öyle sessiz, öyle derinden gelir ki, içindeki bir bağ kopar, usulca, kimsenin duymadığı bir sesle. Bir "çıt," ama o ses, ruhunun derinliklerinden, dünyanı ayakta tutan o bağ, bir anda elinden kayıp gitmiş. Kuşlar… endişeyle havalanır önünden, tutunduğun gölgeler uzaklaşır, hayat bir an önceki gibi parlak değil artık; bulanır, kırık dökük bir aynaya bakar gibi kendini görürsün orada, eskiden bildiğin her şeyin gölgesinde, hatıralar kaybolur, anılar yitip gider. Bir gün gelir, cam çerçeven iner hayatının, güvendiğin her şey yerle bir olur. Soğuk bir rüzgar vurur, öyle sert, öyle sarsıcı ki, sana dair ne varsa alır gider, her köşede hatıralar, her hatıra bir başka soğuk. Bir başına kalırsın o ayazda, üşürsün; ne yapsan yetmez. O soğuk içine işler, sarındıkça daha çok sızlar, ve her adımda canın yanar, bastığın yerde cam kırıkları vardır, bir söz, bir bakış kırıklarını biraz daha derine iter. "Dayanırım," dersin belki, ama bilmezsin, bazen insanın en çok güvenliği, kendi içinde en çok acıttığıdır. Ama bir yerden sonra, kalkıp yeniden sıyrılmaya başlarsın karanlıktan, gözlerini ovuşturup daha net görmeye çalışırsın. Kırıklarını birer birer toplar, her çatlağı sabırla onarırsın, yeni bir sen yaratılırken, bütün o parçalar arasında, gözyaşlarınla cilalanmış bir varlık. Bir sabah gelir, soğuk ama güçlü, o ayazla yürümeye başlarsın, hala soğuk, hala sarsıcı, ama artık sen de başka birisin, o ayazın içinden geçmişsindir, hiç kimse bilmez, ama sen bilirsin, yeni bir gün, yeni bir başlangıç, bir daha asla yalnız olmayacaksın. Selda İyiekmekci (Erdoğan) |
Bana değilse bile
Umutsuzlara...
Kutluyorum Selda kızım.