Hayatın İzinde
Hayat, derin bir okyanus gibi; dalgaları her an yeni bir hikaye sunarken, kıyıları da farklı deneyimlerle şekilleniyor. Bu engin denizde kaybolmuşken, zaman geçtikçe birçok şeyin değiştiğini gözlemliyorum ama bazı gerçekler hep sabit kalıyor. Bazen mutluluğun rüzgarıyla savrulurken, bazen de hüzün sularında kaybolup gidiyorum.
Çocukluğumun geçtiği sokaklar, her köşesinde yaşanmış anılar barındırıyor. O günlerde, bahçede arkadaşlarımla oynarken hayal gücüm sınırsızdı. Düşüp kalkmak, sadece bir oyunun parçası değil, her yarada yeni bir maceranın başlangıcıydı. O yaz günleri, annemin bahçesindeki ağaçların altında oturup mısır patlatırken, komşu çocuklarıyla yaptığımız yarışmalar hâlâ aklımda. Birbirimize en komik hikayeleri anlatırdık ve bu paylaşımlar, dostluğun ne kadar değerli olduğunu öğretirdi. İçimdeki çocuk hâlâ yaşıyor; zaman zaman gülümseyip zaman zaman da hüzünleniyorum. Selda öğretmen oldu; öğrenmenin ve öğretmenin ne kadar kıymetli olduğunu anladığım an işte o zaman. İlk öğretmenlik deneyimimde, sınıfın kapısını açtığımda içimde bir heyecan vardı. Öğrencilerimin gözlerinde beliren merak, bana yeni bir sorumluluk yüklemişti. Sadece bilgi vermekle kalmayıp, ruhlara dokunmak istedim. Her dersim, bir yaşam deneyimi paylaşmak için bir fırsattı. Öğrencilerime umut vermek, onlara ilham aşılamak için içten bir çaba gösterdim. Gözlerindeki parıltıyı gördüğümde, bir parça da olsa hayatlarına dokunduğumu hissediyordum. Bir gün, sınıfımda bir öğrencim kendini ifade etmekte zorlandığında, onunla küçük bir sohbet yapmıştım. Onun gözlerindeki korku ve belirsizlik, beni derinden etkiledi. O an, bir öğretmenin sadece ders anlatmakla kalmadığını, duygusal bir rehberlik de yaptığını anladım. Ancak, kendi hayallerimin peşinden koşarken duraksadığım anlar da oldu. Öğrencilerimin hayatlarına ışık tutarken, bazen kendi yolumu unuttuğum zamanlar yaşadım. O anlar, beni düşünmeye ve yeniden yönlendirmeye sevk etti. Hayatın akışında öğrendiğim en derin gerçeklerden biri, duyguların geçici olduğudur. Sevgi, öfke, neşe, hüzün… Hepsi gelip geçiyor ama bu geçici duyguların arkasında bıraktığı izler kalıcı. Sevgi beni sarmalarken, öfke içimi kemiriyor, neşe ruhumu canlandırıyordu. Tüm bu duygular, beni ben yapan parçalar; kaybolduğum anlarda bile beni bulmamı sağlıyor. Son zamanlarda, yoğun bir gün geçirdiğimde eve dönerken, çocukların parklarda neşeyle oynadığını görmek içimde bir sıcaklık hissettiriyor. O an, hayatın basit ama kıymetli yönlerini hatırlatıyor. Son zamanlarda, insanların hayatındaki sevgisizliği derinlemesine düşündüm. Herkesin içinde bir sevgi arayışı var; sevilmek, değerli hissetmek, sevgi vermek… Hayatın içindeki çatışmalar, çoğu zaman bu sevgisizliğin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Kendi içimde bu sevgiyi bulduğumda, onu etrafa yaymayı ve insanlara dokunmayı amaçlıyorum. Bunun için, küçük jestlerin, sevgi dolu bir sözün ya da birine sadece gülümsemenin büyük fark yaratabileceğine inanıyorum. Bir gün, hastanede yatan bir akrabama gittiğimde, ona biraz sevgi ve destek sunmak için yanında durduğumda, onun gözlerindeki minnettarlık bana bunu hatırlatmıştı. Sevginin ne kadar güçlü bir bağ olduğunu unutmadım. Hayatın İzinde, işte bu keşiflerin bir yansıması. Selda olarak, kendi hikayemi paylaşarak başkalarının kalplerine dokunmayı ve belki de onlara umut aşılamayı hedefliyorum. Hayat zorlayıcı ve karmaşık olabilir ama sevgiyi bulduğumuzda, her şey daha anlamlı hale geliyor. Her gün yeni bir sayfa açarak, kendi hikayemi yazmaya devam edeceğim. Umarım bu yazı, birçok insanın hayatına bir nebze olsun dokunur ve onları düşündürür. Selda İyiekmekci (Erdoğan) |
En fazla imrendiğim iki meslek, biri öğretmenlik diğeri doktorluk.
Neden mi olmadım...
Başka bir öykü...
Güzel yüreğini kutluyorum sevgi dolu kızım.