PÜRİTENellerinde keseleriyle köşebaşlarını tutmuş tellaklar aklamayı düşünürken ruhların yapışkan cüretini zıplatmak değildi derdim çarkları bozuk bu gerçeği k/iri kalmış gövdesine ne yapsam giydiremiyordum akları elleri özgürlüğünü ilan etmiş katildi gece soğuk nefesin buna şahitti sağır dilsiz dilimle d’övdüğüm dinime bulanmış cerahatı temizlerken adamlar ucuz hayaller satıyordu kimse ölmemişti üstelik ucuz inanışlara pahallı bedenler ödemekten hepi topu binlerce gerçekti gömülen avucumda lisanı bozuk tabletler şimdinin teknik arızasına sümerce cümleler döşüyorum yurdunu terkeden beyrutun ağzına ruhumun ütopik diyarlarında bedenime distopik acılar musallat olduğunda anladım ki paralel bir evren vardı ruhum yaşıma paralel büyümezken artık ne yaparsan yap çıkmayacak içimden bir aşk tanrısı bu topraklarda nic(h)e ölüm kıtlığı yaşanırken ve kilitlenmişken tüm bahisler insanlığın kaybına en iyi rolü iyilik kaptı ve sen bu şiirin sularında gezerken çoktan başına sarmış olacaksın belayı neyse ki tanrılar görüyor seni bir el vermeleri yetecek bırakın bilim denen zırvalığı şüphesiz ç’ağın muhafızları ellerinde silikon tabancalarıyla bekliyor olacak patlamış dudakların arasından sarkan kazayaklarını |
Türlü türlüsü, gördüklerim, düyduklarım vardı.
Çoğu kez aklımın ermediği de...
İyi ki yazıyorsun, sevgili Yanılgı Ustası.
Sevgiler olsun kaleme ve sana.