Yanılgısını Kaybetmiş Silahşoroysa zaman saklamıştı iyi bildiklerimi kötüler ise kalburüstüydü imparatorluğunun yıkılmamış burçlarında yanılgısını kaybetmiş silahşorleriyle yüzüme kapanan kapılar seken küfürlere mafya lobileri giydiriyordu ardımdaki ses bunu bilmiyordu Üstüme yürümüşken bu şehir kaldırımlarında sütü kesilmiş günahlarıyla birbirine omuz vermiş anıların dar sokaklarında pazarlık eden küheylanlar mimli yıldızlar taşıyordu her gece henüz ormanların kalbine ayan olmamıştı kötülük geceyarısı ekspresi sogukluğunda karlı bir şehrin aort damarına rezil aşklar konuyordu aynı ateşin etrafında bağdaş kurup yıldızların yüzüne kapanan gecenin hırsına aldırmadan cırcır böceklerinden masallar dinlemek ve ikindiye nazır kılınmış öfke nöbeti telaşıyla sabaha günahlarından arınmış umut etmekti yaşamayı biraz daha üzümün suyuna banmaktı ekmeği geride kalan olmak biraz da... "hep sonradan gelir aklım başıma...sonradan) |
Bu aralar ben de sabah ekmeğin yanında siyah üzüm yiyorum, iyi de gidiyor ve evet aklım da sonradan geliyor başıma, yoksa iznime şurda üç dört gün kala son anda iptal edip; grubun yarısı tatildeyken, don kişotluğa soyunarak köle gibi çalışıp ezdirmezdi kendini...
aklımız, aklımızı yitirmeden aklımıza mukayyet olsun.
yine güzel şiir...sevgiler çokça...