Asil Yalnızlığım
Sen miydin o, karanlığın sessizliğinde,
Kör gölgelerde açtığımız paslı gözler, Dilimizde eski bir türkü yankı yaparken, Salonlarda dans eden gösteriş meraklıları, Çabam seni yalnızlıklardan kurtarmaktı, Ellerimde patlamamış bir deste gülle; Belki de bir çiçekti bu, beni büyüten, Beni bir sokak çiçeği gibi yeşerten, Yalnızlığım, benim soğuk prensesim, Ne kadar düşeriz, o kadar özgür oluruz, Rezil olmak, kurtuluşun anahtarı, Düşmüş kalabalıklardan uzaklaşmak; Karanlıkta kaybolmuş yüzlerin gölgeleri, Şehrin sokakları, birer hayalet misali, Her köşe başında beliren anılar, Kimi zaman bir gülümseme, kimi zaman bir hüzün, Ama ben, bu labirentte kaybolmuş bir yudumum, Yalnızlığın derinliklerinde, yüzmeye çabalayan; Düşlerimde açan karanlık bahçeler, Bir umut ışığı, kaybolan günlerden, Saklı kalmış cümleler, dilimde yankılanırken, Hayatın monotonluğunda kaybolmuş bir parıltı, Ve ben, yalnızlığımın kalp atışlarıyla, Her sarsıntıda yeniden doğan bir düş; Yüreğimde bir yangın var hala, Yanında sen olmadan da yanıyor, Zaman geçse de, anılar hiç silinmiyor, Her köşede senin sesin yankılanıyor, Duvardaki resimlerin peşinden koşuyorum; Gözlerin, bir umudu kör karanlıkta aramak gibi, O anki suskunluk, bir romanın en acı sayfası, Ama ben hâlâ seni arıyorum, Yalnızlığımın gözbebeklerinde, Ve o paslı kapılar ardında, Bir gül açacak yine, Belki de bir gün seni getirecek; Bahadır Hataylı/08.10.2024/17.00/Namazgah/İST |