Çoğalış
Bir ormanın gölgelerinin büyümesi gibi
Akşamdan geceye uzanan zaman çıkrığında Ve koyulaşan yalnızlığın sesinde Çoğaldıkça çoğalıyorum Gecenin budağında suyu ateşe çalarken ay tarlası Gürleyen ırmakların göğü yarışında kayboluyorum Konuşmak susmanın yarısıydı, ben hiçlik tanrısı Yalazlanan ırmakların uğunarak denizlere varışında Lahitlerin püsküren tarihi aydınlatacak kara yazgımızı Umudu hırpalayan soluk gecenin ulaksız tamburu Ve savaş görmemiş sancağın haşmetli tarihine boyun eğmeden Oluklara sığınan keşfi muamma canlıların soluğunda tükeniyor günler geceler Denizi arayan nehirlerin son müjdeyi bekleyişinde yitiyor yaşam serüvenimiz Yeryüzünün çentiğinde kana kana açmasa da çiçeklerimiz Her gün çoğaldıkça çoğalıyorum Sulusepken yağmurlarda ıslandı benim uçurtmam Topraktan göğeren ırmakların köpüğüne bulandı karanfil Sonsuzluğun bitişe imrenişini büyüttü eteğinde dağların Yüreğimde gürleyen deli bir umut güneşli sabahları bekliyor Ve uzaklaştıkça çoğalan gökkuşağının mavisini aralıyor bulutlar Yedi bin rengiyle denizleri göz ucuyla süzüyor ufuk Göçmen kuşların izinde yol alıyor uçurmanın ipi Ben çoğaldıkça çoğalıyorum, Pamuk ipliğinin göğün yumaklarına açılan kanatlarında Gündüzden geceye ulanan sunakların altından doğan bir dolunay Güzelliğiyle çarpa çarpa aydınlattığı yıldızları süpürerek gecenin derinliklerine Beni çağırıyor ışıklı gölgelerinde dönen çemberine Ve ben, her ölen yıldızın sönen parıltısından bir ömür çalıyorum sanki Ve geceleri büyüdükçe büyüyen ay için Çoğaldıkça çoğalıyorum |