sokaktan geçiyor kadın istanbuldan istanbul bir duraktan iniyor
istanbul da bir durak günün renginde saklı tarifsiz aşklardan
her gözün göremediği ters yansımalar göz görmez sis damarlarında ters yansıma sevdalar kaç piramit daha yıkar al’ına beyazına küser alır da başını gider
alır da başını pespaye özgürlük kadıköy rıhtımına düşer gadasına kurban olduğumuz bu kent ...elimizden ....ayağımızdan .....bedenimizden ve ......terimizden umumi ahvalimizden çay deminde sızılar
taksi duraklarında ilk öpüşgen ve isterik bir o kadar da muhteris sevişmeler ah be! cananım ah!... katline hüküm giydirilmiş bir zamana düşer...
Edebi yazıhane atölyesi Halil Kıvrık-İshak Konya ortak çalışmasıdır.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SEVİŞME SERENATLARI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SEVİŞME SERENATLARI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
alır da başını pespaye özgürlük kadıköy rıhtımına düşer gadasına kurban olduğumuz bu kent ...elimizden ....ayağımızdan .....bedenimizden ve ......terimizden umumi ahvalimizden çay deminde sızılar
kurguları bir bir imgelemişsin usta be yüreğine sağlık çok mükemmel tebrikler
kutluyorum dostum her yönüyle harika .. teknik ayrıntılara takılmayacağım..şiirin öne çıkması gereken özellikleri zaten kendini gösteriyor. emeğini yürekten kutluyorum. saygılarımla..
kıpkırmızı elbisesinin yırtmacı kadar derin kiraz çiçeği kadar narin kasıklarında zangırdayan kimi öykü,kimi keder saklı sevdalardan buğulanmış koyları iki bulut kümesi hüzün yüklü göz ucuyla baksa biri,titreyen göğüsleri yanakları serin seher dudakları tatlı meltem tutuşur şair yüreği
alır da başını pespaye özgürlük kadıköy rıhtımına düşer gadasına kurban olduğumuz bu kent ...elimizden ....ayağımızdan .....bedenimizden ve ......terimizden umumi ahvalimizden çay deminde sızılar
taksi duraklarında ilk öpüşgen ve isterik bir o kadar da muhteris sevişmeler ah be! cananım ah!... katline hüküm giydirilmiş bir zamana düşer... ....................................................... mükemmel olandı kelimelerin ahengi ve şiirsel buluşlar etkili başarılar
o sadce heceye uydurmak ve ahengi vermek için söylemiştir
ya hu dilbilgisi nedir bilen varsa bana yazsın
Muharrem ergin hocanın kafasına göre adlandırması yapmayın lütfen yapmayın saçmalamayın
Hüseyin Aktaş'ın
beyin-dil ve içörneklem metodu gelişimi hakkındaki makalesine bir bakın bulabilirseniz
arkadaşlar
beyin broca ve vernica bölgesinde sistematiği ayarlar ve sinir hücrelerinden geçen bilgi ses olarak beyninizden geçer ve impuluslar ses tellerine ir göz kırpar ve sonuç
cümle
ee sorarım şimdi
siz denize girince ıslanmaz mısınz yani denziden bir parça almaz mıısınız
işte kelimlerde hücrelerden bir parça olur ve onlara benzemeye başlar bunun sonucu olarak
bipolar hücreler unipolarlar çıkar ağzınızdan siz onları ses olarak işitirsinzi
dilbilgisi dilin belirli dönemindeki bir modeldir ve dilbilgisi artık türkçede değişmiştir
etmeyin şimdi
siz hala dedemin dilbilgisini kullanan proflarımı okuyorsunuz etmeyin
eylemeyin
kurallar yoktur kurallar sizin beyninizdir
kısacası
halil hocam beyninin kıvrımlarını ünsüz benzeşmesi denilen hadiseye uydurmadı diye
ablatifle datif ekini karıştırdı diye eleştirilmemelidir
teşekkürler veciz atasözünüz için isterseniz. sizden matematiksel ağız oyunları yapmanızı değil, yürekli durup şiirinize yaptığım yorumu silmemenizi isterdim. eğer sizin gramerinizde şiir ilk dize nokta işaretiyle sonlanıp ses düşüyürsa bunun adı üst kimlikli gramer bilgisimi oluyor ki bir üst gramere çekip kendi şiirinizi öldürebiliyorsunuz. arapca kökenli bir başlığı çok savunduğunuz gramer bilgilerinize katkı olarak harman edebiliyorsunuz. buda türkçemizdeki üst dil mi oluyor. sevgili selin . kim grameri red eden bu kadar mı sığ düşünceleriniz ya da olması gereken mi. bi sorsanız kendinize ne kadar müntehir birisiniz. edebi ağızın dışına çıkmasak ve sanatı yine yazan anlayışı içinde düzeyli tartışalım dersek kıyamet mi kopartırız. evinizin bütün perdelerini kapatır karanlıkta yürümeye çalışırsınız ya şiirinizdeki tematik yaklaşım benim için o kadar anlam taşıyor. buyrun şiiri tartışalım. ek hallerini değil, buyrun adam gibi tartışalım medeni ve açık... ama yok değil illaki dedemizin ya da cahil olduğumuz sınıfın yanıdaysa terimiz had sınırınıda biz koyalım izin verin.. perdeleri aralamayamazsanız, şiirde gelişim ve görüngüleride aralayamazsınız. sevişken, sevişgen, ikinciyi kullanırım... fıstıkçı fıstıkcı yine ikinciyi kullanırım. daha fazla örnek verim isterseni z de ve dalarınıza . ama sizede cahil alalylı mektebi mezunundan nacizane bir öneri ya şiirdeki noktalama işaretlerini doğru kullanın, yada hiç kullanmayın orta yol mu vurgu ve geçişlerde belirtim yapın.een önemlisi sözcüklerin özünü karanlık dehlizlere sokmayın. çok gerekirse bir mum yakın kılavuzu güneş olanın ensesi yandığı zaman acımazmış. sevgilerde kalın.
yorumunuz kendinizle nasıl çeliştiğinizi ortaya koymuş 4. yüzyıl bir örnekti. ayrıca 21. yy.dayız, farkında mısınız bilmem, yani Türkçe 4 asır önceye değil 17 asır önceye dayanıyor.
grameri reddeden zihniyete atasözüyle son cevabı vermek isterim:
cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmak kadar zordur
bakın atasözümüz da yüzyıllar öncesinden çıkıp gelmiş, bugün de kullanılıyor
öncelikle sevgili selin. diyalektik denen bir olgu vardır . açılımını yapmama gerek yoktur umarum. yadsımanın yadsınması y a da tez+ antitez= sentez nerden bakarsanız o . Dört yüz yıllık türk tarihçesi içerisinde leçe şive ağız farklılıkları ne denli bir sapma y a da gelişgenlik göstermiştir. İlk yıllardaki gramer anlayışı ile şimdiki gramer anlayışı bir midir. değişkenliğin özünde yatan etkenler nelerdir. Yoksa siz hala Dört yüz yıl önceki gramer bilgileriylemi yazıyorsunuz...bu denli savunucu olabiliyorsunuz... Yunus Emre ki türk dilini en özgünce kullananlardan biridir. ve tarihte en güzel türkçeyi karamanoğlu beyliği kullanmıştır. bundan sonrasındaki osmanlıca ve farsca katılımlar hangi tarihin soyundan geldiğimiz ön ekiyle bakıldığında türkçemize katkıları hangi anlamda olmuştur . şinasinin bütünlemesini yaptığı imla kalıpları bu güne yansırken. türkçeye giren son donelerle yaklaşık iki bin beş yüz kelimenin kaynakları nedir acaba. günümüz şairlerinde bir sayrılık söz konusu . bileşik isimler türetmek ve ben yaptım mantığında kabul ettirmeye çalışmak ne kadar edebi bir nitelik taşıyorsa ve hiçbir mod da özgünlük arze tmiyorsa hangi mantalitenin eksikli,ğini taşır. şiirlerdeki zaman ve duraklar şairin kendine özgü duygularının sesidir sevgili selin. size bir örnek verdim ses verdiniz mi bilmiyorum. öpüşken öpüşgen. Ses ve haz şiirin dizelerindeki yalınlık göstergesinin çarpıtmalı yansıtmasıdır. ve sizin den danlarınız benim ölçüm değildir . siz de da vurgularını farklı kullanırsınız ben farklı aynı sözcüğe iki geçiş yükleyerek vurgu koyarım bu ne demek olacak şim di belkide belki de ne olacak birini ayrıştır dığım zaman söyler misiniz . kuralsızlık mı; diyalektik sayın selin diyalektik. siz devam edin dört yüz yıl önceki gramer kurallarını kullanmaya . ibrahim müteferrikada bunlardan muzdaripti zaten, geri kalmışlığımıza vesile post modern geçiştirmelerde . sevgiyle kalın ve hep güzel yazın ve herkes kendince güzel yazsın çünkü emek şairin. saygı kurallarını zedelemeden...
bu arada, dedenizin dilbilgisi profesörlerini okumak yerine bence Türkiye Türkçesi'nin 4. yüzyıldan bugüne gelişine bakınız. bakalım, gramer kriterlerinin olmadığı bir dönem, bir örnek vs. bulabilecek misiniz? bu tarihi süreci, gelişimi hiçbir gramer dayanağı kullanmadan tahlil edebilecek misiniz?
yorumunuzu yeni okudum, epey çığır açmışsınız. yunus emre'yi siz eleştirebilirsiniz, ancak böyle bir şey iddia etmedim zaten. kaldı ki onunçün yanlış bir kullanım değildir. kulağım beynim böyle istedi, böyle duyumsadım diye bir şey yoktur.
varsa da bu, ancak "sizin, kafama estiği gibi yazarım" ınıza bir kılıf olabilir.
muharrem ergin'i bilmem ama, bildiğim bir şey var ki o da Türkçe konusunda gerekenden fazlasını otorite olan kurumlardan ve kişilerden aldığımdır.
gördük ki, eleştirilemeyen, yanlışını kabullenemeyecek kadar gaflet içinde, bu yüzden de her şeyi hiçe sayan bir zihniyet vardır ortada.
ben sizleri kendi "bilgi" (!)lerinizle başbaşa bırakıyorum.
"istanbul bir duraktan iniyor" mısrasında "durakta" denmeli bence. -den hal eki ayrılma bildirir, eylemin ayrıldığı yeri bildirir. -de eki ise o eylemin bulunduğu yeri bildirir. yani istanbul'un inme eylemi durakta gerçekleşmiştir.
istanbul da __________istanbul'da
al’ına kelimesini düzeltmişsiniz.
... .... ..... ve ...... (bu üç,dört, beş ve altı nokta gereksiz bence)
öpüşgen______________ "ş " sert ünsüzünden sonra "g" yumuşak ünsüzünün kural gereği benzeşmesi gerekir: "öpüşken "
saygılarımla.
şair baktığı yerden yazar sevgili Selin Yıldız. dikkat edin ordaki sözcük kullanımlarına
sokaktan geçiyor kadın istanbuldan istanbul bir duraktan iniyor
istanbul da bir durak günün renginde saklı tarifsiz aşklardan
sokaktan geçiyor kadın istanbuldan burdaki sokaktan sözcüğünü ters düz edip sokakdan yapabilirdim ama bu sözcükte kalınlık söz konusu olduğu gibi inceltilme olasılığıda hiç yok ses tınında...dolayısıyla olmaz kadın istanbuldan geçiyor verilmek istenen bu, dolayısıyla kadın obje burda istanbul değil... istanbul tali geçiş yapılan ana nokta, dolayısıyla apostorf kullanmamın bir anlamı yok. diyeceksiniz ki var. size yaptığım yorumda üst dilden bahsettim. örnek olarakda bunu göstersem umarım yanlış anlamazsınız..ikinci istanbul kullanımına dikkat edin lütfen... istanbul bir duraktan iniyor. istanbul obje ve özne ... Üçüncü İstanbula geçelim; İstanbul da bir durak ve devamı tamamlayıcı ögeler ve "da" vurgu apostorf kulanmak yine anlamsızlaşıyor. Noktalar bize ait ögeler varsın bizde hakkı saklı kalsın . Öpüşken ses verin lütfen " öpüşken" bir daha ses verin " Öpüşgen" şiir duygu sanatının kaba ironik ama aynı zamanda ruhsal çalkantısıdır... İmla kuralarını kalıpsal şeiklde kullandığınız zaman şiirinn özüne inme şansınız tematik cinayet olur. " öpüşgen" özellikle inceltilmiştir . sevgilerimle kalın efendim...
halilumut tarafından 10/12/2008 6:36:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
o sadce heceye uydurmak ve ahengi vermek için söylemiştir
ya hu dilbilgisi nedir bilen varsa bana yazsın
Muharrem ergin hocanın kafasına göre adlandırması yapmayın lütfen yapmayın saçmalamayın
Hüseyin Aktaş'ın
beyin-dil ve içörneklem metodu gelişimi hakkındaki makalesine bir bakın bulabilirseniz
arkadaşlar
beyin broca ve vernica bölgesinde sistematiği ayarlar ve sinir hücrelerinden geçen bilgi ses olarak beyninizden geçer ve impuluslar ses tellerine ir göz kırpar ve sonuç
cümle
ee sorarım şimdi
siz denize girince ıslanmaz mısınz yani denziden bir parça almaz mıısınız
işte kelimlerde hücrelerden bir parça olur ve onlara benzemeye başlar bunun sonucu olarak
bipolar hücreler unipolarlar çıkar ağzınızdan siz onları ses olarak işitirsinzi
dilbilgisi dilin belirli dönemindeki bir modeldir ve dilbilgisi artık türkçede değişmiştir
etmeyin şimdi
siz hala dedemin dilbilgisini kullanan proflarımı okuyorsunuz etmeyin
eylemeyin
kurallar yoktur kurallar sizin beyninizdir
kısacası
halil hocam beyninin kıvrımlarını ünsüz benzeşmesi denilen hadiseye uydurmadı diye
ablatifle datif ekini karıştırdı diye eleştirilmemelidir
teşekkürler. değişime açık olmayan, kastlaşmış dokularında hücrelerini yenileyemeden yok olmaya Mahkümdür. amacımız polemik değil edebi tartışma boyutu. unutmayalım değişmeyen tek şey değişimin kendisidir... ve yaratıcı olanda insan. tıpkı 1870 lerdeki şinasi gibi. iyi kalın
özneleri açıklayarak boşuna yorulmuşsunuz. çünkü şiir onları gayet açık vermiş.
zaten benim bahsettiğim konu imla hatalarıydı. hiçbir tematik gücü yüce olan şiir, bu hataları haklı çıkaramaz, çıkarmamalıdır. o zaman şöyle bir sonuca ulaşırız: "şiir yazıyorum, kuralları ben belirlerim. " böylesi bir sonuç çok büyük yanılgıdır.
amacım polemik yapmak değil, yanlış anlamazsanız umarım. sadece tematik olarak ve duygusal ileti bakımından bana ulaşabilmiş bir şiiri değerlendirmek istedim.
"istanbul bir duraktan iniyor" mısrasında "durakta" denmeli bence. -den hal eki ayrılma bildirir, eylemin ayrıldığı yeri bildirir. -de eki ise o eylemin bulunduğu yeri bildirir. yani istanbul'un inme eylemi durakta gerçekleşmiştir.
istanbul da __________istanbul'da
al’ına kelimesini düzeltmişsiniz.
... .... ..... ve ...... (bu üç,dört, beş ve altı nokta gereksiz bence)
öpüşgen______________ "ş " sert ünsüzünden sonra "g" yumuşak ünsüzünün kural gereği benzeşmesi gerekir: "öpüşken "
teşekkürler. değişime açık olmayan, kastlaşmış dokularında hücrelerini yenileyemeden yok olmaya Mahkümdür. amacımız polemik değil edebi tartışma boyutu. unutmayalım değişmeyen tek şey değişimin kendisidir... ve yaratıcı olanda insan. tıpkı 1870 lerdeki şinasi gibi. iyi kalın
teşekkürler. değişime açık olmayan, kastlaşmış dokularında hücrelerini yenileyemeden yok olmaya Mahkümdür. amacımız polemik değil edebi tartışma boyutu. unutmayalım değişmeyen tek şey değişimin kendisidir... ve yaratıcı olanda insan. tıpkı 1870 lerdeki şinasi gibi. iyi kalın
kadıköy rıhtımına düşer
gadasına kurban olduğumuz bu kent
...elimizden
....ayağımızdan
.....bedenimizden
ve
......terimizden
umumi ahvalimizden çay deminde sızılar
kurguları bir bir imgelemişsin usta be yüreğine sağlık çok mükemmel tebrikler