Yol
Yolları yıkıktır yüreğimin,
Her dönemeçte hüzünle soluklanan bir gülümseme, Sağında gölgeli bir telaş, Solunda belirsiz bir umut, En derininde kaygıyla beklenen bir vuslat. Ömrümün yolları ise sancılı, Dışında yıkık dökük bir huzurun kalıntıları, İçinde küllenmiş sevinçlerin yankısı, Ortasında titreyen bir notanın kederi. Ruhumun yolları çıkmazlarla örülü, Her sokağında yaşamsal bir kabus. Bir semtinde yankılanan yalnızlık, Evinin kapısında ise sert bir karşılaşma bekler. Kalemimin yolları yara bere içinde, Aşkın defterinde boğucu bir sevda yazılı, Mürekkebi buruk bir hüzünle ıslanmış, Ve her kelimesi, ayrılıktan doğan bir mutluluğun hayalinden süzülmüş. Ellerimin yolları kederle dolu, Sargısı bir yaraya merhem, Yazgısı şifaya hasret, Sezgisi kırılgan bir tasa ile titrer. Gözlerimin yolları eksik parçalarla dolu, Çehresinde yoksulluğun derin bakışları, Şakaklarında trajedinin yankıları, Zihninde ise karanlık bir zindan gibi çöken düşünceler deryası.. Yolları çamurludur kaderimin, bataklığa saplanmış adımların yankısı, Her gecesi neşterli bir ambiyans, karanlığın pençesinde bir senfoni, Satır araları, kopuklu bir nüans gibi, keskin bir aynada kırık imgeler, Elemi, heceli bir beyhude artığı, zamana sıkışmış bir düş kırıntısı... Yolları saplantılıdır beynimin, sarpa sarmış bir labirent misali, Her hücresi sinirli bir varsayım, öfkenin dokusunda yanan bir kıvılcım, Narkozu, uyumlu bir halüsinasyon kırığı, zihnin çatlaklarında kaybolan gölgeler, Damarlarında ise eksiltilmiş bir yıllanmış ahın törpülenmiş yankısı... |