SEVDANIN SESSİZ VEDASI
Sevgi ve nefret, birbirine zıt duygular gibi görünse de, bazen bir ilişkiyi bitirmenin en acısız yolu olarak nefretin seçilmesi ne kadar ironik değil mi? İnsan, sevginin ağır yükünü taşımaktansa, kalbine nefretin soğuk kalkanını yerleştirmeyi tercih edebiliyor. Ancak, bu kaçış aslında gerçek bir nefret değil; yalnızca sevginin gölgesinde var olan bir yanılsama.
Ayrılırken gösterilen nezaket, sevginin son anlarında bile kendini koruma çabasıdır belki de. "Ağzını açıp, öfkeyle konuşmak" yerine, birlikte geçirilen anılara saygı duymak, aşkın en büyük onurudur. Eğer her insan sevgiye bu denli saygı gösterebilseydi, belki de aşk hikayeleri hep yeni baştan yazılır, aşk her defasında taze bir sayfa olurdu. Bu derin bilinç seviyesine ulaşan insan, aşkın değerini bilerek, belki de daha çok aşk romanı yazılmasına ilham olur. Ama belki de aşk, yedi sütuna manşet olmayı gerektirmeyecek kadar sessiz ve derinden yaşanmalıdır... Selda İyiekmekci (Erdoğan) |