Sisifos
Yine neden bu masada bir şeyler yazıyorum bilmiyorum. İnsan yalnızlığı yenebilir mi, yalnızlık hep bu kadar acı verici mi olmuştu? Yoksa onunla tanışmak mıydı benim şeytanım olan yalnızlıkla aramı bozan? Dünya tahmin edemeyeceğim kadar hızlı dönüyordu ama zaman bir paradoksa uğramış gibi geçmek bilmiyordu. Anlaşılamamak kabus anlaşılmak intihardı. Bir yaz günü dikkatimi bile çekmeyen asla evimde duramaz dediğim bir çiçek çarptı gözüme bundan tam 379 gün önce. Sevmek kimi zaman sadece bünyeme tiksinti vermiştir, anlamlandıramadığım bir mide bulantısı. Ben hep kapıya yakın oturdum, aslında ondan önce hep kapıya yakın oturdum. Ya o, o hep kapıya yakın oturmuş öncesinde, sonrasında, geçmişinde, geleceğinde ve bende... Harcamak bu kadar basit mi dedim senin için beni, seni, onu, şunu, bunu... Aşk hep karnı aç gezen sokak köpeği bir kap sevgiye bir tas şefkate muhtaç. Oysa sen gecesine şeytanlarla antlaşma yaptığım onlarca iblisten biri olabilecekken şimdi katı kalbinde prangalı Sisifos’tan başkası değilim. Bunu ben, sen, o, bu, şu istedi... Ne fark eder...
|
olması gerektiğince oluyor her şey aslında.
Sana, bana, ona, şuna,.buna
hoş geldiniz.
sevgiler..