Dur'ak "Bir Şemsiye Meselesi"
hiç aklımda yokken çıkıyorsun karşıma
hiç aklımda olmadığın -nadir zamanların birinde b’ölündükçe b’ölünen bir yağmurun altında durakta bekleyen tek şemsiyeliyim tedbiri asla elden bırakmam yer açmak için başka bir canlıya -ki bu bir kedi bile olabilir hiç farketmez az öteye adımlıyorum durağın dışında bir başımayım oysa tıka basa kalabalık az sonra durak bir şimşek vursa -ya onların hepsine ya bir benim başıma düşecek rüyalarımın saçmalık seviyesi! -ayakta uyuduğum olur böyle bazen sonra sen sırılsıklam bir karartısın "burda durabilir miyim" demek benim de kapladığım bir alan varmış hem görünmez de değilmişim "olur" diyebiliyorum sadece şemsiye çoğalıyor ellerimde koynundan bir deniz kokusu yayılıyor -kalbim bir balık gibi çırpınıyor şimdi benim otobüsüm gelse seni böyle bırakmak olmaz seninkisi gelse öyle uğurlamak olmaz -büyük dert açıyorsun başıma biz üç kardeşiz -iki bacım var anam kadın üç elma koyardı sofraya en küçüğünü alır giderdim -lakin bu öyle kolay bir mesele değil bir otobüs yanaşıyor durağa hiçbirşey söylemene fırsat vermeden şemsiyeyi sana bırakıp gidiyorum eğer şaşırsaydın bir teşekkür olurdu az sonra hüzne kapılmadan önce öyle güzel gülüyorsun ki gözlerimden öpüyorsun bir durak insan gizli gizli bizi izliyor ben hiç bilmediğim bir hatta yolcuyum sen buğulu camın ardında bir ton yağmurun altında -şemsiyeni kapatıyorsun |