Uçurtmaları Vurdular
hala misket biriktiriyorum kavanozda
hatıra olsun diye işte -öylesine belki de gözlerini unutmamak için /bilemiyorum sokakta top oynayan çocuklara karışıyorum birkaç dakikalığına da olsa seni unutturan atışmalara dalıyorum sonra terli gömleğimi çıkarıp -yine yokluğunu giyiniyorum Karaköy’de balık tutuyorum Galata’da rehberlik ediyorum İstanbul’un en işlek caddesinde -İsiklâlde yani gitar çalıyorum mesela belki bir yerlerde seninle yeniden karşılaşmak ümidiyle işte bu umut beni öldürmüyor /yaşatmıyor da biz seninle bir çilek bitkisinin o bembeyaz açan yaprağını birlikte sevmiştik biz seninle bir gökkuşağının o en ortasındaki yeşilini beraber izlemiştik uçurtmaları vurdular güneşi de yakacaklar "imgeler en ulaşılamaz doruğunda" Bâb-ı Âli’nin kaldırım şairleri öldü /biz şiirlere gömüldük |
güneşi de yakacaklar"
tanıdık bi kalemsiniz, bu şiiri anımsıyorum bu imgeden.
güzel şiirler tekrar okunur sorun değil de ama araya mesafelerin ve resmiyetin girmesi, yeniden aşama aşama hiç tanımıyormuş gibi tanıma süreci falan şiir adına vakit kaybı...ama önceliğim hep şiir olduğu için, kaç kalemin gidişini arkasından seyredip ve yine bu uğurda gelişini yüzüne karşı yabancı gibi uzaktan izledim.