Haramiler
İnce ince bir yağmur yağıyor üstüme,
Ellerim ceplerimde, beş kuruşum yok. Yürüyorum yoksuluğa, Haramilerin sofrasına oturmamak adına yürüyorum; Ama yutkunuyorum ve öfke duyuyorum, Haramilerin, itibar ve asaletin hakir görülmesine. Bu karamsar sokaklarda yürürken, Yağmur damlaları yüzümde birer birer, Düşlerimde kaybolan umutlar gibi süzülüyor. Küçük bir paranın bile değeri kalmadı, Sözde zenginlik, ruhun derinliklerinden uzak. Görmüyor musun, haramiler gülerek oturuyor, Halkın gözünde ne denli küçülüyorlar, Ama yine de sofra kuruyorlar, Kendilerini yüceltiyorlar, Oysa bu, bir illüzyon sadece. Bir yudum suya muhtaçken, Onlar masalar kurmuş, Rüzgarın getirdiği sessizlikte Haksızlığa karşı bir isyan büyüyor içimde. O yağmur, belki de adaletin gözyaşları, Bir gün bu zulüm bitecek, Ve ben, elimi cebimden çıkarıp, Kendimi yeniden bulacağım. Her damla, bir hikaye anlatıyor, Geçmişin acılarını, Kaybolmuş hayalleri, Ve geleceğin belirsiz karanlığını. Bir çocuk, sokakta ıslak ayaklarıyla koşuyor, Ne umursamaz bir neşe, Belki de bu yağıyor olan her şey, Kendini bulmanın bir yoludur diyor, Ama ben, bu yağmuru bir ağıt gibi hissediyorum. Karanlık köşelerde gizlenmiş hayaller, Birer birer suya karışıyor, Her damla, her adımda derinleşiyor acım, Ve ben, bu yolda yürümekten korkuyorum, Ama yürümek zorundayım, Sözde özgürlüğü ararken, Kendi içimdeki zincirleri kırmaya çalışıyorum. Bir gün gelecek, Bu sokaklar, bu yağmur, Bir başka hikaye yazacak, Adaletsizliğin gölgesinde büyüyen umutlar, Bir araya gelecek, Ve biz, bu sokağın çocukları, Kendimizi yeniden bulacağız, Ve o gün, Yağmur değil, güneş doğacak üstümüze. |