8
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
357
Okunma
Tuzun koktuğu zamanlara denk geldik
Doğanın sarıya büründüğü yerlerden
Suyun toprağın altında arındığı
Gülün dikenler içinde korunduğu yerlerden
Adaletin yerlerde süründüğü yerlere...
Karnında katiller yeşerten şehirler
Veballer sırtlanmış koca yakalı adamlar gördük
Ve günahları beyaz yazan kalemlerin
Yüzüstü ateşe sürüklendiğini...
İlerledik zamanın kokuştuğu yerlerde
Asıl azmış bal bozulmuştu
Çamurundan ev yaptığımız sulardan
Koparılmıştı çocukluğumuz
Bataklıkları yutan bataklıkları gördük
Mumyasız korunmuş cesetler arasından geçtik
Taştan masallar ülkesinde
Azgın yaralarımız dövülürken havanda
Yaşamanın külfetinde ölüm bedava
İmtihanımız ise ağırdı
Zehirden bir vuslat peydahlamışlar
Kırık kalpler üstünde
Herkesin ayrı Tanrıya taptığı yerde
Kiminin kendi Tanrısını yaptığı yerde
Apansız ve zafersiz kavgalar büyüttük
Bir avcının kapanında
Kirli gecelerini beyaz beyaz anlatan
Yosmalar geçti ömrümüzden
Gömleği ardından yırtan ellerin
Lekesi sürüldü kara bahtımıza
Siyah giyen adamlar
Kül rengi düşüncelerden yargılar çıkarırken
Umutlara ağıt saran analar gördük
Ve kavuşamadığımız mevhumların
Boş kalan ellerimizden yüzüstü nasıl düştüğünü...
Asırlar geçti iklimler değişti
Olmayan yarınlarımız parçalanırken
Değişmeyen tek şey
Gam ile yoğrulmuş yazgılarımızdı
Nihayetinde cennetten bir kaçamak yaparak geldiğimizi
Ayaksız bir kısrağın talihsiz kaderiyle
Araf’a geri yüklendiğimizi gördük…
5.0
100% (11)