Şark Köşesi
Siyah bir örtünün altında baba
Bir sonraki aydınlığı adımlar Sığmayınca yürek düşen girdaba Ağıtlara umut sarar kadınlar Soğuk bir yalnızlık bir ılık rüzgar Dokunur usulca kara toprağa Dökülür hüznümle yoğrulan efkar Kan tutmuş böğrümden kaçsam ırağa Her soluk her vakit tutkuyla derviş Kalbinde bin feryat gözlerinde nem Araf da ömrümü kederle karmış Kaderden payına düşünce annem Kapanmış perdeler görünmez asıl Ölümden ötesi nevbahar mıdır Yaşamak alemde en zorlu fasıl Yaşamdan daha zor ölüm var mıdır Çözülmez kördüğüm her şey muamma Günler bitmek bilmez yıllar kısalmış Mesafeler uzun alıştık amma Ömürden ölüme yollar kısalmış Üflemiş sırrından Mevla insana İlime, irfana, hikmete dair Her şeye mihenktir vursan vicdana Vicdan da düşünce yıkılır şehir Hikmetin sırrına dertli bilgeler İbretle alemin seyrine dalar Dalkavuklar yeni yetme köleler Kralların kirli tacını yalar Hacer’in gönlünden fışkıran zemzem Islatır kurbanın dudaklarını Yalnız ateşiyle yıkar cehennem Nasırlı kalplerin günahlarını Sonsuz bir ufukta, bir dipsiz mezar Yazılmış besteler kan lekesiyle Ey kutlu irade rahmetine sar Yükselsin umutlar ezan sesiyle Masumun böğrüne çekilir urgan Bir yiğit bir şehit vuslata yürür Külünden yiğitler doğurur zaman Bin başak yetişir güneşi görür... |