Şaban zemherisi.....
Şaban
Bir yolumu bilinmez kılan şuurum mu var Şarkılarımı sana yol diye seslendiren dilim mi Kaburgası sırtından çökük bir deprem soluyor burnumda Kül olmuş bir yarene elveda dizmeden çöküyor bulutlar üstümüze şaban saldırgan bir geyik nasıl bir buzağıyı aslan sayarsa Ve savaşım seninle onun renginde Güneş salyasını hangi gölge altına s/aklarsa Çocukken nasıl da topa çağrıda kocaman serzenişte yoldaşlık yapardım sana Vaveyla gibi bir delilik vurdu fırtınalara Utanmadan dayı diyorum ya sana bir de şaban Şarkılarım düğmeli kravatı şapşal yatılı anılarımı anımsatır Gönül sadakasıyla İçimin sızısı derin bir melodi sırtında Yıldızlar kayar saçlarıma sonra İlk görüşte solar yüreğim ömrümün ortası gibi bir yerlerde şaban... Külçe altına bozulmamış bir Tanrı şakırdaması Yani ufka eğilen bir gerdeğin zerdeşte selamında Ne incinmişlikler var bilir misin Şaban ’suna dedimse sen’ Kara kaşına bir k/adın var ki dayım zaten bozguna uğramış bir oyuna terkinle Değersiz bir meta gibi aklımın hafisinde sadece seni doladığım Sahi ne oldu bana Şaban Hangi ziyaret vurdu çanaklarıma ki Hangi deryanın eşiğinde boğuldum Hangi zemherinin beşiğinde yoğruldum Öldüm dirildim Dirilerek öldüm Ve binlerce kez bir ölüyle sevişerek seni anarken... Gezgin imgeler... |