Muz kokulu silgilerle...
Kaç buharlı bir maya tutkalında
İçim Haya bir efsane cesaretiyle Elaydı gözleri çünkü Muz kokulu silgilerimin Dizimdeki uyuyan kedilerimi hariç Mavi bir timsah artığı kıyafetlerimin Üşüyen rüzgarlarında Aya karşı seni andıkça çoğalır gurbetler Bir ekim’e fal açılırken Karantina yüzlü sarmaşık çiçekleriyle Kardan utanır artık buz kütlesinde insanlar Uzun sılalar sillesinde Kaç ışık yatar uykularda Kaç uyku bölünür karanlık ufuklarla Dilimdeki nazı efkarlı bir aynaya ışımasıydı Ruhumu bedenimden salan Bir kaplan kapısı arkasında . Bir ağustos böceğini anan Sihrinde kalbimi ışığında kılan Uçurum arkası bir mumu Göğsümün kanterinde Ses ki burkulmuş zülmünde zarifleyen İntikamını ahiretinden inayet inadıyla Kıblesi belirsiz bir mizan kokusunu Hakir bir elmayı yasak kılarken aşk Hiçliğin firâkında uyumak Bir düş arkası unutarak gezgin imgeler.... |